teselli boşluğu
Dün odun toplarken henüz iki yaprağını açmış bir bindallı gördüm. Gidip tekrar bulayım da “böyle bir şeye rastlarsanız onu tekrar görün” diyecektim ki, aradım taradım yok. Önceki sene nisan...
Dün odun toplarken henüz iki yaprağını açmış bir bindallı gördüm. Gidip tekrar bulayım da “böyle bir şeye rastlarsanız onu tekrar görün” diyecektim ki, aradım taradım yok. Önceki sene nisan...
Yürürken bir taşa çarptım, taş yerinden sıçradı, altından ne elmas çıktı ne altın, bir çıyan çıktı gönlüme göre. Sağa döndü, sola döndü; uykusundan zamansız uyandırılmış olmanın huysuzluğuyla, içine girebileceği...
Şehirde yaşarken, penceremiz dar bir sokak aralığına bakarken, karşımızda taştan bir bina yükselir ve yegâne manzaramızı oluştururken, bizim oturduğumuz bina da karşı binanın tek görebildiğiyken, bir kedimiz vardı; Kıymık....
Bu yaylamtrakta tam da konduğumuz dalın ortasında 10 metre derinliğinde 7 metre genişliğinde bir kuyu var. Kendini yazdıran bu kuyu, kuyunun hikâyesini çağıran Yosun’dur. Yukarıda olduğu kadar aşağıda da...
Yağan azıcık yağmurun bile bir haber değeri var burada. Yağmur yağacak diye ötüşmeye başlıyor kuşlar, yağmur geliyor diye haberlendiriyor birbirini insanlar. Yağmurla birlikte yapılacaklar listesi uzuyor. Bu bir derme...
Çıplak dağın, ormana bulanmış toprağın, sıcak çölün, böğrüne buzdan kılıçlar saplayan yüksek ovanın, gölgesi kıt bozkırın, engin denizlerin kumlu kıyılarının, bitek nehir deltalarının vardır çok güzelliği. Göz bunları görebiliyorsa,...
Taş taş üstüne kurulmuş bir duvar, hele de suyumuzu hapsetmişse, yıkması ne kolay. İstekli oluruz, görebildiğimizi yıkmaya, yıkılması gerekiyorsa. Taş duvarın önünde, ellerimiz kollarımızın ucunda. Katıyızdır, katılık karşısında. Duvar...
Bir bebek idim, doğmak zor idi. Işığa gözlerini açamamak ve ciğere çekilen ilk nefesle basılan çığlık doğmanın da sancılı bir iş olduğunu gösteriyor. Ucunda ışık olan döl yatağına girerken...
Bir ara çatlaklara takmıştım. Duvardaki çatlak, bardaktaki çatlak. Elinde çekiç olan her yerde çivi görür misali. Gözlerim de çatlakları arar, onlardan bir anlam çıkarmaya çalışır olmuştu ki, Uzakdoğulu bir...
Aklımın bir köşesinde durup duran konu, ormanın eğri büğrü bir ağacı gibi dallandı, budaklandı, yerden yayılacakmış gibi yaptı, güneşe doğru uzayayım dedi, insan müdahalesine uğradı daha en baştan, yeşerdiği...