Akşam çöker çökmez, oturacaksam altını seçtiğim 15 yaşlarında bir kızılçam topluluğunun nasıl gümbürdediğini anlatmak mümkün olabilir, dinleyene. Kimi kuşlar son kez öter, kimileri ötmeye hazırlanırken, arı kovanını rahatsız etmişim de huni biçimini almış bir topluluk tepemde uçuşur gibi. Ses gökyüzüne yükseldikçe azalıyor. Huninin tepesinde de tek bir arı vızıldıyor.
Buraya yerleştiğimizde cüce olan ağaçlar büyüyüp de altında oturmaya başlayalı beri tanımaya çalışıyorum kızılçamı. Ve aslında kızılçamdan da büyük bir ağacın altında oturduğumu fark ediyorum, belki insan yaşında bir hikâye ağacı. Bu yüzden iğne yapraklarına rağmen koyu ve serin bir gölgesi var.
Gölgesine sığınınca yazın sıcağında lavantini kesmek kolay oluyor. Lavantin (Santolina chamaecyparissus), gezegenin en güzel çocuklarından biri. Hem iyi bir yer örtücü, hem çiçek yastığı, hem baharat, hem bit, pire, güve kovucu, hem mis kokulu. Bu özellikleriyle sebzelere, ağaçlara, bağa çok güzel arkadaşlık ediyor. Bir diğer adı da İstanbul papatyası. Marmara’nın kuzeydoğusu ve Ege’de doğal yayılışı olmasına rağmen Doğu Akdeniz’i de sevdi.
Susuzluğa dayanıklı, toprak seçmeyen bir yaban bitkisi. Çelikten çok kolay yetiştiriliyor. Şubat başı çok kalın olmayan odunsu dallardan verev kesimle alınan çelikler, toprağa dikilip can suyu verildi mi çiçekten bir yastığınız olmuş demektir. Bitkinin yastık görünümünü koruyabilmesi için sonbaharda budanması gerekiyor. İlkbaharda da budanabilir ancak o sene çiçek yapmıyor.
Gördüğü güneşin fazlalığından olsa gerek kokusu daha yoğun ve yakıcı. Şimdilerde sararmış otların önünde sel taşkını gibi duruyor.
Çiçekli dallarıyla muskalar yaptım. Bir süre sonra kimi evlerin belki mutfağını, belki dolabını, belki odasını süsleyecek. Yazı Yaban muskası. Böylece epeyi zaman önce çok severek işlediğim kimi malzemelere verdiğim isim olan ‘Muska’ ile, halleştiğim bitkilerin yolu da kesişmiş olacak. Kuruduktan sonra üzerlerine çeşitli sesleniciler, hipnotize ediciler, ötücüler asacağım. Hepsi bir ağızdan konuşmaya başladı mı bakan kişi yabandan ayrı duramayacak gayrı. Yola bir çıksa ayakları dağları bulacak. Şaka şaka! Belki de değil. Beki de değil çünkü elbette bu Lavantinler yabanı, hayalleri, çağrıyı iliklerinde biriktirdi ve üfleyecek görene.