Tübives’te, Yayla kekiği’nin (Satureja cuneifolia), Akdeniz kıyıları, Marmara ve Ege’de doğal yayılışı bulunuyor. 300-2000 metreler arasında, kayalık yamaçlar, şist ve kireçtaşı kayaları, uçurumlarda karşılaşmak mümkün onlarla.
Uyarıcı, tonik, gaz giderici olarak geleneksel kullanımı bulunuyor. Yapılan bir çalışmada* bitki örneklerinden alınan yağların kiminin “Karvakrol” açısından, kiminin “Timol” açısından zengin olduğu sonucuna varılmış. Bitkinin kimyasal bileşimlerindeki bu farklılıklar iklime, coğrafi koşullara bağlı olarak değişebiliyor. Çeşitli vesilelerle andığım bu bilgi bana yol oluyor her seferinde. İnsandaki kimyasal bileşimleri düşünüyorum, hayvanlardakini. Ve yaşadığımız dağın, ovanın buna etkisini. Yediğimiz gibi kokmayı. Misal; yer yemez terimiz nasıl da çemen kokar, o koku dağılana kadar da iki ayaklı bir çemen oluveririz. Aynı çalışmada gıda endüstrisi için doğal antioksidan ve antimikrobiyal olarak kullanılması öneriliyor. Esansiyel yağı veya metanolik ekstresinin gıdalara eklendiğinde bozulmayı önleyen bir koruyucu görevi göreceği belirtilmiş. Onca yapay koruyucu maddeye gerek olmadan gıdamızı koruyabilmek imkanı varken, uzun süredir hazır gıda kullanmayan biri olarak merak ediyorum buna meyleden üretici olmuş mudur acaba?
Bahar başında çoğaltmak için ektiğim minik fidelerin Satureja thymbra olmasını beklerken, Satureja cunefolia çıkmasıyla tanıştık onunla. Tadları ve henüz çiçek açmamışken yaprakları birbirine çok benziyor. Ancak çiçek açtıktan sonra onları tanımak çok kolay. Birinin dairesel pembe çiçek kümeleri varken, diğerinin daha seyrek ve beyaz çiçek kümeleri var. S. thymbra’da bu çiçek kümeleri 2-7 arası çiçekli, kümeler birbirinden uzak ve çok çiçekli, S. cunefolia’da kümeler 2 çiçekli ve çiçeklenme uzun ve seyrek.
Görseller: Son iki fotoğraf Satureja thymbra’ya ait (Kara kekik).
* https://bit.ly/2TkotkU
Not: Bitki yağının yara iyileştirici ve ağrı kesici özellikleri yanında içerdiği karvakrolün faydalarını öğrenmek için okumanızı öneririm; https://bit.ly/2YzuEHA