bir çıtlık can

Bir köpek, bir çocuk, iki kadın bu bölgenin kutsalı Ardıçlı Tepe yolunda bir devi ziyarete gideceğiz. Aylardan Eylül. Sonlardan Eylül sonu. Meyvesini yiyelim, taslağını ekelim, gölgesinde duralım diye. Eski bir ağaç bu. Zamanı olmuş büyümeye. Şanslıymış yanından asfalt geçmemiş, şanslıymış köküne kibrit suyu döken olmamış, şanslıymış bittiği yerden bekoyla söküp alınmamış. Biri evveli demiş ki harmanı kaldırayım bu ağacın altında yiyeyim azığımı, elleşmeyin çıtlığıma. Daha ne kadar? Kimbilir, ama tohumunu almaya geldim. Yaprağın ardına saklanmış 3 küçük meyve göz kırpıyor. Biri daha sarı, güneşte pişecek, diğerleri koyu kahve, tadımlık. Çekiyoruz dallarını kendimize, kendimizi dallarına iterek. Böyle güzel çıt’a can hayran. Çerez niyetine cebimize dolduruyoruz. Alt dallarda meyvenin izi timi görünmüyorsa sorumlusu keçiler, erişemeyeceğimiz dalın meyvesiyse kuşların.

Türkiye’de doğal yayılışı bulunan 4 Celtis türü var.
– Celtis australis (Adi Çitlenbik)
– C. tournefortii (Türk Çitlenbiği)
– C. glabrata (Tüylü Çitlenbik)
– C. caucasica (Kafkas Çitlenbiği)

4’ünün de meyveleri yeniyor. Akdeniz’de Eylül sonuyla birlikte olgunlaşıyor Çıtlık. Takip eden sonbahar ayları toplamak için uygun vakitler. Hemen hiç bakım istemeyen, adaptasyonu yüksek, özellikle Türk çitlenbiği türü Türkiye’nin her yerinde yetişen ağaçlardan bir ağaç. Toprağın neminden beslenebilmek için köklerini derinlere salana kadar yazın kurağında belki biraz su ister. Eğer toprağın yüzü yazın da yeşilse onu da istemeden büyür.

Doğu Akdeniz’in yaylalarında gövde ve dallarından, ekin dermek için 3 parmağa takılan “ellik”, taş dibekte dövülen bitki tohumları için “solgu”(tokmak), kaşık, çul tarağı ve senit (ekmek açmak için kullanılan tahtalar) yapılırmış eskiden. Ağacın gövdesi sağlam olurmuş, böcek işlemezmiş. 300 yaşını bulan ağaçların buradaki temsilcisi 100 yaşını aşmış, boyu da 15 metreyi bulayazmış.

Çekirdeğiyle birlikte demir havanda dövülen meyveler şırasından yenmez bal gibi tatlı olurmuş. Bunun için havan da şart değilmiş yeter ki bir kadın diğerine “Muut sürtelim” desin, soluğu çıtlığın başında alırlarmış. Çıtlık meyveleri toplanır bir taşla ezilerek un gibi edilir sonra yenirmiş. Bu işlemin taşı da özelmiş. “Buranın kuru derelerinde olur, çıkıntıları olan siyah bir taştır, sanki sürtmek için yapılmıştır”, diyor anlatan.

Benzer bir şekilde Yalova’da da Adi çitlenbiğin meyveleri, tohumla birlikte dövülüp içine şeker ve ceviz karıştırılarak “iyibolcu” adı verilen bir tatlı yapılıyor.

Bir çıtlık canı var ama çıtlatmış insanlar, neden şimdi kimse “muut sürtmüyor” diyorum, “yapan yapar” diyorlar. Ama yapana hiç yolum düşmüyor. Açılan çıtlık muhabbetiyle buradaki başka bir devin evini de öğreniyorum. Deniliyor ki kocaman gölgesi varmış. Öyleyse yola koyul.

Tohumdan yetiştirmek

Toplanan meyvelerin tohumlarını çıkarmanın en keyifli yolu yavaş yavaş ağızda çevirmek. Çıkarılan tohumlar 3-5 gün suda bekletilerek veya hemen ekilecekse meyvesiyle birlikte sonbahar ve erken kış aylarında ekilebilir.


Kabuklarını soymadan sonbaharda direk bahçeye ektiğim tohumların hepsi çimlendi.

Yukarıya kaydır