tek bir ders var; tohumu ekmek

Kazdağı göknarı eylülde saçmaya başladı tohumlarını. Ağacın üstündeyken kozalaklar dağıldığı için çamlarda olduğu gibi yetiştiği alanlarda kozalaklarını görmek neredeyse imkansız. Belki ağacın tepesine çıkan bir toplayıcı henüz olgunlaşmamış bir kozalağı düşürüp görmediyse veya bir sebeple kopup düştüyse size denk gelebilir. Akdeniz’de gezerken böyle bir tane sedir kozalağı bulmuştum. Bu hazineyi hala saklıyorum, hem aklımda hem de neredeyse içinde tüm dünyamı sergilediğim odamda duruyor. Tohumlar, su kabakları, taşlar, kozalaklar, ipler, yünler, mısır püskülleri ve kınlar, sofa dalları… Tıpkı bir harita gibi. Atölye taslağı haritası. Keyifle izlediğim William Kentridge’in oto portresi “Self-Portrait as a Coffee-Pot”ta olduğu gibi bir atölye haritası değilse de fincanın balığa dönüşmesi için herşey mevcut.

Kendine yeni bir yer açmak yerine Toros sedirinin yerini doldurmaya çalışıyor Kazdağı göknarı. Olacak iş değil.

2050’ye kadar yayılış alanının daralacağı söylense de iki tohumu ektim. Sanayileşme dönemiyle başlayıp kritik etkisini 1980’lerden beri gösteren iklim krizi koşullarında yaşama deneyimini, yani olana olmayana ayak uydurma çalışmasını tam diğer nesle aktarmışken genç fidanlar öğrendikleriyle hayatlarını kolaylaştırmaya fırsat bulamadan silinip gidecekler belki. Yerine krizden olumlu etkilenmesi beklenen sığla ağacı mı gelecek?

Bir çalışmada “maksimum çap artımının 70-80 yaşında gerçekleştiği, baskıda kalma durumlarda ise maksimum çap artımının 130-170 yaşlarında olabildiği belirtiliyor. Ben bunu göremem, bahçesine ekeceğim insanlar da göremez. Çocuğu olanların bahçesine ekersem, onlar görebilir. Çocukken diktiği ağaçlarla yanyana yaşayabilenler var. Biri ektiği cevize, diğeri serviye bakıyordu.

Bitkinin sınıflandırılmasındaki upuzun sorunlar yumağı yüzünden bir zamanlar Kazdağı endemiği olarak anılırken artık Batı Karadeniz ve Uludağ’da yaşayan topluluklarının dahil edilmesiyle endemik olsa da daha geniş bir coğrafyada yaşadığı kabul ediliyor. Bunlar şimdilik kağıt üzerindeki gelişmeler. Ne beni ne ağacı ilgilendiriyor. Tek önemli yanı Kazdağı’nda büyüyen göknarlar (Abies nordmanniana subsp. equi-trojani) sadece buraya özgüyse türün karşı karşıya olduğu tehdit çok daha büyük olacaktır. Cep sevici maden babaları karşısında çırılçıplak duruyor.

Attara balmumu almaya girdiğimde gördüm kozalakları. Rafta bir poşetin içinde durmasına razı gelmedim. Andığım çalışmada kimi çekinceler konulmasına rağmen; en yüksek çimlenme oranının eylül ayı ortasında, yani tohumların kozalaklardan dağılmaya başlama zamanda toplanan ve aralık ayında açık alanda malçlama işlemiyle ekilen tohumlarda gözlendiği belirtiliyor.

Öyle veya böyle bir ekicinin bu karmaşadan çıkaracağı tek bir ders var; tohumu ekmek.

Hâlâ fotoğraflarını çekmedim. Sanki heybetini sergileyebilirmişim gibi. Heybetini bırak bir kozalaklıya denk gelsem dahi çoğu kez gösterebilecek kadar yakınlaşamıyorum. Bir de kozalakların olgunluğuna göre aldığı renkler var. (Gençken yeşil, olgunlaştığında kırmızımsı kahverengi) Her nasılsa bunlar hiçbir araştırmanın sonucunu değiştirmiyor.

Kazdağı göknarını tanıyabilmek için ilk önce onu diğer kozalaklı ağaçlardan ayırabilmek gerekiyor. Sadece uzun sürgünleri olan, yaprakları yassı iki yüzlü, yaprak koparıldığında sürgün üzerinde çukur şeklinde iz kalan; olgun kozalakları eğer ağırlığı yüzünden dalı eğmediyse gökyüzüne doğru dik duran ve dağılan.

Ana fotoğrafta görülebileceği gibi bir tek Kazdağı göknarında brakte kozalak pulları arasından görünür ve aşağı kıvrılmıştır.

* Çalışmaya bakmanızı dilerim; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3125352

“Kazdağı göknarının yaşam süresi hakkında da belirgin bir araştırma yoktur. Bu konuda bireylerin yaşına dair farklı konulara odaklanılan araştırmalarda sunulan bilgiler, türün ömür uzunluğu hakkında belirgin bir kanıya sahip olmamıza fayda sağlamamaktadır.”

Yukarıya kaydır