Dönüp dolaşıp yine tatulaya çıktı yolum. “Esneyen Bahçe‘de bir türünü, çok eski zamanlarda Yeni Dünya’dan Eski Dünya’ya gelen ilk seyyahlardan birini anlatmış (Datura metel), bitkinin konuk olduğu efsaneleri aktarırken Datura stramonium türünü de anmıştım. Boru çiçeği veya Tatula isimleriyle bilinen Datura stramonium’la Akdeniz’de de karşılaşmıştık. Çünkü onunla Türkiye’nin her yerinde karşılaşmak mümkün. Ancak anlatmaya sıra gelmemişti.
Şimdi tam zamanı. Hem çiçekte hem de karıştırabileceği bir kardeşi var; abuzambak (Datura innoxia). Üç tür de halüsinojenik olduğu, çeşitli kültürlerde geleneksel olarak halk hekimliğinde de kullanılmasına rağmen kullanımdaki incelikler ve deneyim birikimi bize aktarılmadığı için ne yazık ki bazı karşılaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor. Gelin görün ki geceleri kokularını salan güzel ve gösterişli çiçeklerini bahçede görmek istemeyecek bahçıvan tanımıyorum. “Kimi kaynaklara göre, bu bitkiden ilk bahseden, on birinci yüzyılda (…) İbni Sina’dır. İbni Sina’nın bu bitkiye dair anlatısının Arapçadan Latinceye çevrilmesiyle Datura ilkin botanik çalışmalarında yerini almıştır.”*
Datura innoxia’nın Datura metel’in en olası atası olduğu düşünülüyor. Türü yayınlayan ve tür epitetini veren İngiliz botanikçi Philip Miller diğer Datura türlerindeki keskin dikenlerin aksine, bitki meyvesindeki görece yumuşak dikenlere atıfta bulunarak “zararlı olmayan” anlamına gelen “innoxia” tür adını vermiş, bizim abuzambak diye bildiğimiz bitkiye.
Görseller: İlk fotoğraflar Datura innoxia’ya, son üç fotoğraf Datura stramonium’a ait.
TDK sözlüğünde abuzambak, garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kimse olarak geçiyor. Muhtemelen bu bitkiyi kullananların gösterdiği davranışlar anlamını belirlemiştir. Bir olgu sunumuna göre bitkiyi kullanan 76 yaşındaki hastanın gösterdiği belirtiler şunlar olmuş mesela; “Hasta sorulan sorulara uygun cevaplar vermemekle birlikte, konuşması aşırı hızlı, kelime ve cümle geçişleri anlamsız, ara ara bir takım nesne ve kişiler görmekte, kendi kendine konuşmakta ve bağırarak şarkılar söylemekteydi.”
Keyif verici veya törensel amaçla bitkilerin kullanımının bir takım yasaklara veya sıkı sıkıya uyuşturucu ekonomilerine bağlanmadığı yüzyıllara bakınca Datura türlerinin nasıl bütün dünyaya yayılabildiğini daha kolay anlıyoruz. Özsoy’un aktardığına göre; Batı Asya ve Doğu Akdeniz’in Datura ile tanışıklığı 9. yüzyıl civarına uzanıyor. ” (…) bu coğrafyalara, uyuşturan ve sarhoşluk yaratan etkilerinin cazibesiyle kurutulmuş mevyeleri ve tohumlarının muhtemelen Güney Asya’dan getirilmesiyle ilk girişini yapmıştır.”
Abuzambak çiçekleri oldukça büyük, yapraklar düz kenarlı ve bitkiye gri bir görünüm veren kısa, yumuşak gri tüylerle kaplı, meyve daha kısa ve yumuşak dikenlere sahip, sarı/kahverengi tohumludur. Datura metel ise tüysüzdür ve kültüre alınmış olması sebebiyle beyazdan mora uzanan çeşitlilikte çiçeklere sahip, meyve kısa dikenlidir. Datura stramonium yaprakları dişli, yapraklar tüylü ve tüysüz ama yeşil renkte, çiçekleri küçük, meyveleri daha belirgin dikenlere sahip ve siyah/gri tohumludur.
Bütün dünyaya yayılmış olmalarıyla sorgum gibi benzer büyüklükteki yenilebilir tohumlara karışmalarının büyük bir risk olarak görüldüğü bölgeler var. Arılar ve güve kelebekleri tarafından tozlaştırılan bitkinin çok yoğun olarak ekiminin yapıldığı yerlerden elde edilen bal ürünlerinin zehirli olabileceği vakalar da görülebiliyormuş.
Her ne kadar tahtlarından edilmiş olmaları, hayatımızdaki yerlerini ve onlara duyduğumuz saygıyı unutturup yerine tehlike simgelerini yerleştirdiyse de, her zaman başka bir gerçeklikle daha doğrusu kollektif olanla bağ kurmak isteyen birileri çıkıp tatulanın olduğu gibi çeşit çeşit otun kapısına dayanacak. Esrikliğe de ihtiyacımız var; bağırarak şarkı söylemeye, olmadık hayaller görmeye, kendimizden geçmeye.
KAYNAKLAR
*Boru Çiçeği ve Söyledikleri, Ergi Deniz Özsoy, Kebikeç, Sayı 49, 2020. Bitkinin İbni Sina’yla tanındığı konusunda farklı fikirler var. Şu makale bu tartışmalara ışık tutuyor; “Historical evidence for a pre-Columbian presence of Datura in the Old World and implications for a first millennium transfer from the New World”, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18202447/ (Sci.hub’dan indirebilirsiniz.)
Olgu sunumu: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/373544
https://www.cabidigitallibrary.org/doi/10.1079/cabicompendium.18004