gıcık domates

Akdeniz’de “gıcık domates” denilen, kendiliğinden biten, küçücük, bol çekirdekli, payına düşerse gördüğü nemden çiçekler açıp meyveler veren bir tür. Ne bakım istiyor, ne su, ne tutası var, ne mantarı. Bu sene bostanın şeref konuğu. Epeyi uğraştım tohumunu bulabilmek için. Sorduğum köylüler ancak suyu olmayan köylerde bulabileceğimi söylemişti. Bir tek bu köylerde geleneksel yöntemlerle tarım yapılıyor. Tohum al, fide ek. Sulu tarıma geçilen yerlerde izinden eser yok.

Büyük ihtimal Anadolu’ya ilk gelen domateslerin akrabası veya ta kendisi. Kiraz domates, kuş üzümü domatesi diye de biliniyor. Ama bu adlar sonradan bir kültür formu olan cherry domates için de kullanılmış. Onlarla bir benzerliği yok oysa. En büyük fark olgunlaştığında da yeşillerini kaybetmiyor oluşu. Ki bu yeşiller, hikâyenin sıcak noktası.

Bilim insanları, 2012 yılında Science dergisinde* yayınlanan bir araştırmayla yeşil halkaları oluşturan genlerin aynı zamanda domateslerin daha tatlı ve aromatik olmasını sağlayan genler olduğunu bulmuşlar. Ne var ki domates alırken kırmızısını seçme eğilimi zaman içinde daha homojen kırmızılara sahip domateslerin üretilmesine ve bu halkaların yok olmasına sebep oldu. Oysa bir zamanlar domates çok kızarınca atılırdı. Hâlâ yeşil domatesle yemek yapılan yerler var.

Daha kırmızı domates değil mümkünse özellikle sap çevresinde koyu yeşilleri olan domatestir en güzeli. Meyveye yeşil rengi veren genler domatesin şeker sentezlemesini sağlayan ve o biricik aromasının oluşmasına katkıda bulunan genleri içeriyor. İnsan soyu bilememiş tabii daha homojen bir kırmızı yapayım derken tadından ve elbette şifasından feragat ettiğini. Çünkü ipi görememektedir.

Veya belki tam olarak ipi görmektedir. Elindeki ipin diğer ucu çıksa çıksa buraya çıkabilirdi.

* https://www.nytimes.com/2012/06/29/science/flavor-is-the-price-of-tomatoes-scarlet-hue-geneticists-say.html?_r=1

Yukarıya kaydır