Çok uzun bir süredir görmeyi umduğum bir bitkiydi Keçi biciği (Michauxia tchihatcheffii). Fotoğraflar hem karşılaşmanın heyecanına hem de yetiştiği koyağın koyu gölgesine bulandı, beni affetsin. Öyle her yerde karşımıza çıkamayacak, sadece Doğu Akdeniz ve İç Anadolu’nun doğusunda 500-1800 rakımları arasında görebileceğimiz endemik bir bitki. Burada çok daha fazla rastladığım kardeşi Keşir (Michauxia campanuloides) gibi değil, sadece kayaları ve kayalık yamaçları yurt ediniyor. Keşir’e de yerel olarak Keçi biciği deniyor, hatta bu cinsin tüm üyelerine aynı isim veriliyor olabilir. Çiçeklerinin biçimi keçi memesine benzetildiği için bu ismi almış. Bici ‘meme’ demek.
Taban yapraklarının hemen üzerinden çiçek açmaya başlayıp sapın ucuna kadar çiçeklerle donatıyor gövdesini. Tazelik mevsimi geçmiş, tohumlarını hazır etmişken dalın ucunda duran son iki gözüyle bakıyordu dünyaya. Bitkinin genç ve gösterişli hali çok büyüleyici olsa da şimdi görmenin yararı tohumlarına denk gelebilmek. Bu mini minnacık tohumların 40-120 cm boyunda bir deve dönüşeceğini hayal etmek zor ancak tohumun yaptığı bir başlangıç enerjisi vermek bitkiye, geri kalanını dünya hallediyor. Güneş, toprak, su elele büyütüyor dünyanın yavrularını.
Başlamak en zorudur, geri kalanı nasıl olsa halledilir. Belki şanssızsındır güdük kalırsın, yaprağın çiçeğin erkenden solar ama çiçek açmaya bahanen vardır artık, doğmuşsundur bir kere.