Tam başımızı bahçeye uzatmaya başlamıştık ki havalar tekrar soğudu. Küçük ve kısa keşif gezileri yapacak kadar güneşimiz var ancak. Bahçede yoklama alarak geziyorum. Saçtığım tohumlar çimlenmiş mi? Kimler ayakta? Her şey yolunda mı?
Yolunda. Bu sene yağmurumuz, karımız eksik olmadı. Baskın otların arasında henüz kimliğini belli etmeyen farklı yapraklar görünüyor. Eşek baldıranı olabilir diyor içimden bir ses. Tohumdan ektiğim kimi çalıların ne kadar yavaş büyüdüğüne bakıyorum. Hambeles (Mersin, Murt) yavaş büyüyecek tabii. Burası onun için çok soğuk. Arkasına aldığı kuzey rüzgarlarını kesen duvara güvenerek büyümeyi deniyor. Başaracak sanki.
“Buradaki bitkileri kesip atın, yaşamazlar zaten” demişlerdi. Üzerine 7 ton kum dökülmesine rağmen bana mısın demedi gencecik Boyacı sumağı. Bunca baskıya rağmen tomurcuk yapmanın bir yolunu bulur gençlik. .
Bahçede mutlaka tavuk olmalı diyenlerin karatavuğu yok mu acaba? Karatavuk bir kere bahçeye yerleşti mi tavuğun yaptığı her işi yapıyor. Üstelik mesai ücreti veya yem istemeden. Bu eşelenmiş, karıştırılmış, havalandırılmış toprak hep onun eseri. Karatavuk git gel güvendi niyetimize, mitili bahçeye attı. Silahsız bir bahçe burası. Ne zehirleri, ne ot biçme makinasını, ne tüfeği kullanıyor. Ağaçlara yanar dönerli cd’ler, boş teneke kutuları da asmıyor. Uğrayan tadıyor meyvesinden. Azığını paylaştığından mıdır bilinmez her kuş insaflı davranıyor bahçeye. Cd’li ceviz ağaçlarını talan eden Alabak bizim cevizden 3 tane indirmiş midesine.
Bazı bitkiler ölü gövdeleriyle çürüyüp gitmeden önce size kim olduklarını söyleyebilir. Çatlak çanak da böyle bir bitki (Rhagadiolus stellatus). Hem Türkçe adı hem bilimsel cins adı çiçeği saran dış yaprakçıkların yapısına işaret ediyor. Tür adı da öyle. Yıldız gibi minik bir çatlak açıyor hayatta.