“Kahin ona bir orman köpeğinin onu ısıracağını ve ısırıldığı yerde durup, oraya yerleşmesini söyledi. Lokros kısa bir süre sonra yola çıktı. Uzun yolları yürüyerek aştı ve Parnassos’un batı yamaçlarına geldiğinde, görmeden bir kuşburnu dikenine bastı. Bu diken ayağına battığı için günlerce yürüyemedi. Ancak çok geçmeden kahinin bahsettiği şeyi hatırladı ve ülkeyi kurması gereken yerin burası olduğunu anladı.” *
Evet buradan gideceğiz. Yeniçıktı yolunda görmüştüm kuşburnu çalılarını.
Gerçekten tam bir orman köpeğidir kuşburnu. Öyle bir ısırır ki. Ama bazı teyzeler hiç aldırmıyor buna. Köpeğin tam böğrüne dalıyor. Her yanını ısırıyor köpek, ama batırmıyor dişlerini. Teyze dalı neresinden eğeceğinin derdinde. İçeceği kuşburnu çayının hayaliyle yediği bir kaç çiziği hiç umursamıyor. Hem kimbilir bu onun girdiği kaçıncı çalı? Alıp yüzlerce tohumu bahçesine taşımış bir ekici değil mi o?
Bir o çalıdan, bir bu çalıdan ne varsa toplayıp dönüyoruz evimize. Bazısı yaprağıyla bazısı dalıyla gelmiş. Avuç kadar alıcımız, biraz ahlatımız, gördüklerimizin izi var gözlerimizde. 3 kadın bağdaş kurup hikâyelerin üzerine ayıklıyoruz meyveleri, tohumları. Başka kadınlar, başka teyzeler, anaların anaları da katılıyor hikâyeye. Herkesin eli bu sofrada sanki. Kuşburnunun birazını tohum için ayırarak geri kalan her şeyi anadan kalma bir divanın üzerine seriyoruz. Zaten azıcık, topladıklarımız her birimiz için yarım litrelik kavanozu bile doldurmayacak çünkü bize göre başı boş görünen çalıların birden sahipleri çıktı. “Hoooop, kim var orada, toplamayın, bizim onlar”
Kuşburnu, gülgillerden bir gül. Bu yüzden güllerle tohum kapsülleri birbirine çok benzer. Neden sadece kuşburnu meyveleri ile marmelat yapılır diye düşüneniniz varsa hemen söyleyeyim, Erhan Tuzlacı’nın verdiği bilgilere göre hemen hemen tüm yabani gül türlerinin meyveleriyle pekmez, marmelat , hoşaf, komposto yapılabiliyor. Meyveleri yeniyor veya çay yapılıyor. Bazılarının taç yapraklarıyla şurup, şerbet yapılıyor.
Sonbaharda, olgunlaşıp koyu kırmızı rengini alan kuşburnu (Rosa canina) meyveleri toplanır. Olgun meyveden tohum çıkarmak daha kolaydır. Meyveyi ezince içindeki tohumlar hemen kendini gösterir. Çimlendirebilmek için tohumları bekletmeden ekebilirsiniz -en iyi yöntem bu- veya 90 derece suda su soğuyuncaya kadar bekletip ekebilirsiniz. Bir çok yaban tohumu kışlama ister. Yani kuşburnu fidesiyle ilkbaharda karşılaşacaksınız. Aynı işlemle tüm gül çeşitlerini yetiştirebilirsiniz. Bu yöntemlerle ektiğiniz tohumlar tohumunu aldığınız güle, ağaca, çalıya benzemeyebilir. Yabana çeker çünkü. Bazı yerlerde “harap”, “yoz” gibi isimler uygun görmüşler bu yaban ağaçlarına. Belki tohumun iyisi, irisi demeden ekerseniz buradan ilk anaya giden bir yol döşeriz.
*Deniz Gezgin, “Bitki Mitosları”
Kaynak; Erhan Tuzlacı “Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri”