Yazı Yaban’da yabanın bitkileri, tohumları, yaşayışları üzerine düşünmek için yola çıktım. Sadece düşünmek değil örneğin bitkileri tohumdan veya fideden ekmek, bitkilerin nasıl tanınabileceğini anlatmak, ücretsiz olarak tohum paylaşmak gibi dallara ayrıldım sonra. Bu uğraşımı hem blog hem sosyal medya üzerinden sürdürmeye çalışıyorum.
Hayvanlar, mantarlar, insanlar, çöpler, madenler, su, kökler anlatmadığım şey yok. Yaşadığımı anlatıyorum ama. Sadece acemi, meraklı, aşık bir gözlemci değil aynı zamanda anlattığım suyun, taşın, ağacın, bitkinin, hayvanın, dağın uzak/yakın komşusuyum.
Yazı Yaban 5 senede yaban bitkileri konusunda mütevazı bir kütüphane oldu. Nadir bilgiler veriyor tohumlar hakkında. Kim ekmiş ki kınalı sütleğeni bahçesine, hem de iki coğrafyada?
Akademi dışında yabanın bitkileri/tohumları üzerine düşünen, araştıran, deneyimlerini paylaşan çok az insan var. O azın bir parçasıyım ben de. Ve gözlerimi, kulaklarımı dikkatle açıp tam buraya bakmaya, yalnızca buraya bakmaya devam etmek istiyorum. Lakin bunun için desteğine ihtiyacım var. Omuzuna konan bir telek gibi olsun Yazı Yaban, taş olmasın. Dileğim yeterli sayıda kişinin sürekli ama küçücük katkısıyla Yazı Yaban’ı yaşatabilmek.
Bağlantı profilde ve blogda; https://kreosus.com/yaziyaban
NOTLAR: Destek olmayı düşünüyorsanız lütfen ertelemeyin. Karanlık Kız filminde Simone Weil’e atfedilen bir söz geçiyordu; “Dikkat, cömertliğin en nadide ve en saf şeklidir.”
Dikkatini esirgemeyenler için bana bile sürpriz olan hediyelerim olacak. Güzel, mis kokulu, çiçekli, renkli, sesli belki, belki delice, yaşayan ve yaşatan cinsten. Gönül borcumsa baki.
14 Ocak
Bugün destek çağrısının 4. günü. Var olun. Her birinize ayrı ayrı yazıp teşekkür edeceğim. Yapışkan bir amamız var yine de, der ki; “Aylık ödeme ve ilkbahar paketinden şaşma” Bu kitle fonlama platformu 3 seçenek oluşturmayı zorunlu kılıyor. Yoksa sadece tek bir seçenek olurdu.
Yinelemekte fayda var; “Omuzuna konan bir telek gibi olsun Yazı Yaban, taş olmasın. Dileğim yeterli sayıda kişinin sürekli ama küçücük katkısıyla Yazı Yaban’ı yaşatabilmek.” En güzeli bu olur değil mi, ben de yaşamasını istediğim kişilere/yapılara gerektiğinde bu kadarcık destek olabiliyorum. Amaç benzer bir duygu içinde olanlarla bunu paylaşmayı pratik edebilmek. Aynı zamanda çeşitliliğimize, düş gücümüze, kudretimize dayanaklık edenlere göz kırpmayı becerebilmek.
Yavaş yavaş ortaya çıkıp olgunlaşacak, daha net değil yüzü, bu yüzden vaat edilmeye çekinen armağanlar geçiyor aklımdan. Bir karşılık şart değil elbette, galiba. Bu konuda kafam karışık. Ancak içimden taşanın önüne bent çekecek değilim.
Öyle bir büyük hayatın içinde debeleniyoruz ki Yazı Yaban’ı ilmek ilmek ördüm ama yaptığım şeyi gözden kaybedecek kadar eziliyorum, ufalıyorum da. Kiminiz “hişt hişt” deyince, güzel diyorum, iyi diyorum. Susuyor içimdeki şirket. Teşekkür ederim.