Bahçeye ektiğim adaçayı türlerinden birinin çiçeklenmesini bekliyorum. İlk yapraktan tomurcuklara kadar gidip gelip başında soluklanıyorum. Acaba kimi ektim? Tohumlarını yine bir gezi sırasında artık kurumuş bir bitkinin üzerinden almıştım. İlk baharını ters şalba gibi sadece yaprak yaparak geçirdi, bu sene yavaş yavaş çiçeklerini gösteriyor.
Derken tohum aldığım bölgede baştan sona çiçekte bir bireye rastladım. Tıpkı yabani adaçayı gibi 6. bölüme ait bir adaçayıydı; tacı saran çanağın üst dudağı içbükey ve iki oluklu. Bu gruba giren bitkilere bakıp iki tür arasında kaldım; Salvia virgata ve Salvia adenocaulon. İkisinin de tüm özellikleri uymuyor. Daha doğrusu açıkça Salvia virgata gibi görünüyor; yaprak biçimi, boyu, dallanması, tüy örtüsü, çiçek rengi (gerçi bu kötü karakterlerden biri, yani tamamen olmasa da kısmen değişebilir, fotoğraf çekildiği andaki ışığa göre bile değişiyor.) ve yaşadığı rakım bilgilerine bakarak. Ama bu türde belirtilmeyip Salvia adenocaulon’un tanı anahtarında geçen bir özellik; çanağın üç dişli olması, aklıma takılıyor. Ehh diyorum demek ki Salvia virgata’da üç dişli olamıyor ki yazılmamış. O halde S. adenocaulon olmalı. Tabii ki değil.
Halbuki Ferhat Celep hocamızın Salvia üzerine yaptığı revizyon çalışmasında Salvia adenocaulon’un açıkça kısa boylu, dar dikdörtgen yapraklı, tüm gövdesinin salgı tüyleriyle kaplı olduğu belirtilmiş. Ve onu sadece 1500 rakım üzerinde görebiliyormuşuz. Özellikle tüy örtüsü çok önemli. Salvia adenocaulon’ın tüm gövdesi yoğun yumuşak salgı tüyleriyle kaplı oluyormuş. Tanımda “glandular-pilose” olarak geçiyor. Birebir uymayacak olsa da bu kavramın görsel bir temsili anlamayı kolaylaştırabilir. Başka bir bitki türünden bir örnek;
Yine de birbiriyle ilişki olduğu vurgulanan bu iki türü hatta Salvia dichroantha’yı katarsak üç türü görmeden hangisi olduğunu kavramak zor. Hocamızın yardımıyla Salvia virgata olduğunu anlıyorum. Yani bahçede Fatmaana otu büyüyor.
Peki bu bitki olduğunu artık bilmeme rağmen neden diğer adaçayı türünün tüy örtüsünü kavramaya çalışıyorum? Çünkü fatmaana otunun gövdesi salgı tüylü de salgı tüysüz de olabiliyor. Ama Salvia adenocaulon gövdesi muhakkak salgı tüyü barındırıyor. Yani eğer fatmaana otunda salgı tüyleri olsaydı bu defa yapraklarına, boyuna, yetiştiği rakıma, dallanmasına daha dikkatli bakmamız gerekecekti, adını doğru koyabilmek için.
Salgı tüyleri bir başçığa sahip oluyor. Diğerleri olmuyor. Sapları olabildiği gibi bitkinin çeşitli bölümlerinde sapsız bezeler halinde de bulunabiliyorlar. Örneğin fatmaana otunun hem çiçeğinde hem de çanağında görülen beyaz şişkin bezeler gibi. Yabani adaçayında ise iki tüy tipi de görülüyor;
Sonuç olarak bitkilerde birebir tüm karakterle tanı anahtarı örtüşmese de bitkinin öne çıkarılan ve olmazsa olmaz denilen karakterleri neyse ilk önce onlara bakmaya, onlara sadık kalmaya çalışıyoruz. Fatmaana otu; tek ve dik, yukarıda dallı olan veya olmayan, 30-130cm boyunda cılız tüylüden kaba tüylüye kadar, salgılı veya salgısız tüy örtüsüne sahip gövdesi olan bir bitki. Diğer özellikleri; yapraklar basit, gövde boyunca dağılmış ya da nadiren sadece tabanda rozet halinde, yumurtamsı-dikdörtgensi ilâ genişçe yumurtamsıya kadar, 5 ila 30 cm uzunluğunda ve 2 ila 15 cm genişliğinde, salgısız seyrek tüylü, yüreksi, buruşuk, kemirilmiş gibi, testere dişli ila neredeyse düz. Genişçe dallanmış, çevresel dizilmiş çiçekler 2−6 tane, aralıklı, nadiren sık. Çiçek sapları 1−2,5 mm. Çanak ± tüpsü-çana benzer, 6−10 mm, meyvede 10−12 mm’ye kadar genişliyor ve belirgin geriye kıvrık iki oluklu üst dudaklı, salgılı veya salgısız cılız tüylü. Taç menekşe-mavi ilâ leylağa kadar nadiren beyaz, 12−15 mm; tüp 7−9 mm, göbekli, pulcuklu değil, üst dudak oraksı. Sitamenler B tipinde. Tohumlar (nutlets) yuvarlaklaşmış üç köşeli, yumurtamsı, 2,5 × 2 mm.*
Çalılıklar, ormanlık alanlar, çayırlar, nadas alanları, yol kenarları ve benzeri alanlarda, 1-2300 rakımları arasında Güneydoğu Anadolu dışında tüm Türkiye’de yaşayan bir bitki. Ben de tüm bireyleri boylu boyunca yol kenarlarına serilmiş gördüm. Duyan geliyor bu farklı bitki örtülerinin karşılaşma alanına. Ellik, palağı mor, pokur adlarıyla da tanınır, Yalova’da yaprakları ot karışımlarına katılarak yemek yapılır, Malatya’da genç gövdeleri kabuğu soyulduktan sonra yenirmiş.** “Yılancık olarak da bilinir. Yapraklar haricen yara iyileştirici olarak kullanılır. Ayrıca Bursa ve Balıkesir yöresinde dekoksiyon halinde kan kanseri tedavisinde kullanılmaktadır.”***
Bu sırada da bahçedeki fatmaana otu çiçeklerini büyütüyor. Tam da bahçeyle ipimi koparmaya çalışırken bir kanca atıyor bana. Her nereye gidersem bir bahçe olacak gittiğim yerde. Yoksa yapacağız o bahçeyi. Fatmaana otunu, yabani adaçayını, ters şalbayı, ak galaboru, şalbayı, ibikli adaçayını, ayaklı şalbayı, saymakla bitiremeyeceğim her otu götüreceğim yanımda. Ama dağı nereme sığdıracağımı bilmiyorum. Taşıyor, taşıyor, taşıyor. Öylesine kuruldu ki içime. Sanki burası zaten kendisinindi. Öyleydi de. Ne zaman, nasıl öyle oldu bilmiyorum. Ama bir dağ cuk diye oturdu sol böğrüme.
Hiç bu kadar gönlüme göre bir coğrafya, gönlüme göre bir dağ, gönlüme göre bir taş, gönlüme göre bir çeşitlilik görmediydim. Kayanın çiçek açışından, bu sarp ıssızlıktan, kavruk topraktan, inatçı bereketten, erken sararan otlardan, taşa işlenmiş hayattan uzak kalma düşüncesi soluğumu kesiyor. Teselli ediyorum onu geniş yapraklı ormanlarla ve yolda olmak vaadiyle. “Sen” diyor soluğum;
bir türlü anlamıyorsun beni.
dağ aşkına tutulan anlar beni.
*Tanı anahtarının Türkçe’si için şu kaynaklardan yararlandım;
http://ibuflora.ibu.edu.tr/tur/salvia-virgata
https://kocaelibitkileri.com/salvia-virgata
** Prof. Dr. Erhan Tuzlacı, “Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri”, Alfa yayınları, 2011
***”SALVIA VIRGATA Jacq. VE SALVIA HALOPHILA Hedge’NİN ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN VE
BİLEŞİMLERİNİN BELİRLENMESİ“, Bio. Fatih GÖGER Yüksek Lisans Tezi, 2006