Bir Müslüman inancına göre diyor, Borges;
“Allah yeryüzünü yarattı, ama yeryüzünün temeli yoktu, yeryüzünün altına bir melek koydu. Ama meleğin temeli yoktu, meleğin ayakları altına bir yakut kayası koydu. Ama kayanın temeli yoktu, kayanın altına dört bin gözü, kulağı, burun deliği, ağzı, dili ve ayağı olan bir boğa koydu. Ama boğanın temeli yoktu, boğanın altına Bahamut adında bir balık koydu ve balığın altına su, suyun altına karanlık koydu ve bunun ötesine insan aklı ermedi.”
Bazı inanışlar düşleri besliyor. Yeryüzünün katmanları diye düşlüyorum bunu. Bitkinin emdikleri, köklerine ulaşanlar onu besleyenler ve sonra da bizi; akıl ermeyenden, karanlıktan, sudan, balıktan, boğadan, kayadan ve melekten mürekkep olanlar.
Ve yeryüzünde çeşit çeşit müşkürümler (Muscari sp.) yetişir. Sanırım bu arap üzümü (Muscari neglectum). Muscari “misk kokulu”, neglectum ise “gözden kaçmış” anlamına geliyor (Türün Muscari armeniacum olarak kaydedilen herbaryum örneğinden tanımlanmasına atıftır). Gözden kaçmış bir koku. İnsanın farkına varmadığı, arıların dost bildiği, hep uğradığı.