Rüzgâr bu dağda ne var ne yoksa sürükleyecek. Böyle havalarda soba ancak kendini ısıtmakla meşgul olurken bize de yün ceketler ve sıcak çaylar eşlik ediyor. Bardağımdaki kara çayı yudumluyorum. Bir bitkinin dünyaya verdiği verebileceği ne varsa onu yudumluyorum. Çeşit çeşit aşamadan geçirilip demlenerek içildiğini bilmese de, sürekli biçilmesini birilerinin aşırı ilgisine yoruyor olmalı.
Kara çayı şifası için içmiyorum, sırf alışkanlık. Bu kadar çok içilen bir şeyin şifa olamayacağını, sadece doğru kararlardan ibaret olmadığımı bilerek bardağı ağzıma götürüyorum, sıcak sıcak. İçinde züğürt tesellisi kontenjanından bir kaşık yeşil çay da var. Bitkilerle uğraşan birinin otomatik olarak faydalı bitkileri bileceği, kullanacağı ve sağlıklı olacağı varsayılıyor. Akıl danışılıyor; şu hastalıkta ne kullanabilirim veya bu bitki kansere iyi geliyormuş doğru mu, şeker için ne önerirsiniz? Oysa her zaman böyle olmadığının kanıtıyım. Yine de bu soruların altındaki çaresizliği anlıyor, her kapıyı çalma ihtiyacına saygı duyuyorum. Ne bende ne de bir başkasında mucize bir formül olmadığını/olamayacağını kabullenmenizi ve bu soruları herkese sormamanız gerektiğini anlamanızı umuyorum. Bu demek değil ki bitkiler bize yardım edemez. Halihazırda ediyorlar da zaten. Yediklerimizin hemen hepsi bitki.
Bize yardımcı olan bitkileri de bir ilişkiler ağı içinde düşünmek zorundayız. Tek ilacımız bitkilerken baş etmeye çalıştığımız hastalıklarla bugün karşılaştığımız hastalıklar aynı değil. Veya hastalık aynı olsa da epidemiyolojisi farklı. Hastalıklar/tedaviler hakkında biriktirdiğimiz bilgiler, soluduğumuz hava, çalıştığımız işler, yaşadığımız mekanlar, yediğimiz yemekler, yemeğe katılanların nasıl yetiştirildiği, birlikte devindiğimiz ve bizi her açıdan etkileyen topluluklar, bedenimizi kullanma biçimimiz (fiziksel ve ruhsal), bitkilerin topraktan, sudan, havadan aldıkları, bitkileri görme, kavrama biçimimiz değişti. İyileşme/iyileştirme pratikleri tüm bu değişkenleri hesaba katmak zorunda. Tarih öncesi bir insan ve bitki yok. Örneğin basura iyi gelen birçok bitki var ama bu bitkiler basur olma sebebinizi ortadan kaldırabilir, sizi tekrarından kurtarabilir mi?
Bütün bu hengamede henüz keşfetmemiş olduğumuz yüzlerce bitki varken ve birçoğu biz keşfedemeden yok oluyorken, bir o kadarına da daha mercek bile tutamamışken, kendimizle birlikte onları da zehirliyorken… Tercih etme şansları olsa Bartleby gibi “yapmamayı tercih ederim” derlerdi herhalde.
Bitkilerle ilgilendikçe, onlar üzerine okudukça, araştırdıkça görece basit problemler dışında bitkileri iyiliğime koşmaktan vazgeçip onların iyiliğini düşünür oldum. Bitkilerin faydaları yerine bunları düşünmek kendi iyiliğim, hatta bir başkasının iyiliğiyle de daha alakalı görünüyor.