Geçtiğimiz sene Alef Yayınevi ile bir kitap çalışmasına başlamıştık. Ufaktan haber de etmiştim. Nihayet kitap çıktı ve dağıtımına başlandı; “Tohumların Hamileri”.
2018’den beri Yazı Yaban’da haklarında yazdığım bitkiler çoğunlukla yabanın bitkileri ve tohumlarıydı ancak kitap kültür bitkileri ve ağırlıkla yerel tohumlar üzerine. Kitabın tohumları da sevgili Bediz Yılmaz’ın önerisiyle “100 Sene 100 Nesne” projesinde atılmıştı. Önce bir yazı dizisine, sonra kişisel tarihimin çıldırmış bir aralığında binbir emekle bir kitaba dönüştü. Yazı Yaban meyve vermiş gibi geliyor.
Çalışırken hep tarım tarihi ve biyoloji, özellikle de evrim konusunda benden bilgili birinin bir kitap yazmasının daha uygun olacağını düşünüp durdum. Veya Türkiye’de yerel tohumları koruyan, kollayan adreslere ulaşıp onların deneyimlerini de kitaba katabilseydim ne güzel olurdu. Bu eksikleri ve gedikleriyle bir kitap. Belki bir başkasının yazılmasına vesile olacak bir nüve.
Çiçek Öztek’e, Bediz Yılmaz’a, kitaba hayat veren illüstrasyonlarını esirgemeyen Derin Uludağ’a, Alef Yayınevi’ne ve Abdullah Aysu’ya çok teşekkür ederim. Heyecanımı paylaşanlar, kendini bilme çabama ‘bu kadar mütevazı olma’ diye kızarak beni yüreklendirenler saymakla bitmez. Bir ortak çalışma gibi görüyorum bu yüzden kitabı ama tüm kusurlar, eksikler bana ait.
Alıp okursanız yeni mevveler veririz belki. Yazı Yaban’daki yazıları da mevsim mevsim kitapçıklar yapmak istiyorum. Gökyüzünün altında bir ağaca yaslanıp okunduğunu hayal ediyorum; bir ardıca, göknara, çama. Her yazı için resimler, bitkilerin fotoğraflarını kullanabilmek ve herkesin emeğinin karşılığını alabildiği bir kitap. Olur mu olur.
Bir kitap alındığında ve okunduğunda, bu hem yayınevine hem yazara hem çizere, kitaba kim emek vermişse ona, yolunda yürümesi için verilen bir destektir. Benim yolumda şimdi çiğdemler, buhurumeryemler açıyor.
Kitabı şu adreslerden edinebilirsiniz;
https://www.kitapyurdu.com/kitap/tohumlarin-hamileri/695112.html
Kitapyurdu, Pandora, D&R vb.
22 Ekim 2024
Mor odun arısının kanatlarındaki pırıltıya bakın asıl.
Kitap elime yeni geçti. Sil baştan okuyacağım. Başka biri okuyormuş gibi yapacağım ama muhtemelen çok da başarılı olamayacağım. Kimi yerlerde olmamış diyeceğim. Kimi yerlerde burayı fena anlatmamışım diyeceğim sanırım. Tohum destanının mini minnacık cüzü.
Bu kitabın maliyetlerinin karşılanabilmesi için 1400’den fazla satılması gerekiyormuş. Amanın! Maliyetlerin karşısında gittikçe küçülüyoruz.
Kitabı çantamda taşıyorum. Abra kadabra yapıyorum ve işte illüstrasyonlar karşımızda.
Sokrates sözler değerini yitirecek diye yazmamıştır belki de. Çünkü yazı onu çoğaltıp durur. Anlatmak ve dinlemek orada olmaktır ya. Mor odun arısının karşısında olmaktır.
Kapaktaki ne anlama geliyor diye soran oluyor. Leke çalışmalarını bence herkes kendi başına okumalı ama bana “krallar ve değiller” gibi geliyor.
Henüz almamış, okumaya başlamamış olanlara sesleniyorum; mor odun arısının kanatlarındaki pırıltıya bakın asıl.