Dün odun toplarken henüz iki yaprağını açmış bir bindallı gördüm. Gidip tekrar bulayım da “böyle bir şeye rastlarsanız onu tekrar görün” diyecektim ki, aradım taradım yok. Önceki sene nisan başlarında karşılaşmıştım onunla. Önceden tanışlığımız yoktu, hakkında bir şey bilmezin tekiydim. Endamına tutuldum, rengine pervane oldum, duruşuna eğildim. Gide gele, sora okuya öğrendim, kimlerdendir, ne ister, ne arar bu durakta.
Bindallı bir orkide türü (Epipactis helleborine). Çiçek nektarı, tozlaşmasını sağlayan böcekler üzerinde sarhoş edici bir etki bırakıyor. Arılar dahil. Çiçeğin alt dudağındaki reçel kâsesi var ya, işte o, böcekler için büyülü kâse. Bu narkotik etki böceklerin çiçeğin başında daha çok zaman geçirmesine sebep olur ve bu da bitkinin tozlaşma şansını artırırmış. Orkide türlerinin %60’ı tek bir tür tarafından tozlanırken bindallı orkidesinin tozlayanları pek çok.
Orkidelerin, sadece belli böcek türlerini cezbederek yakın ilişkili oldukları türler arasında gen akışını önleyebildikleri ve bu sayede çeşitlenmeyi sürdürebildikleri varsayılıyor. Bitkinin bu üreme avantajı bugün insan etkisiyle bir dezavantaja dönüşmüş durumda. Doğal yaşama alanları talan edilen veya zarar gören böceklerle birlikte orkide türleri de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. bindallı ise insan etkisine maruz kalmış alanlarda da (antropojenik) kolayca çoğalabiliyor.
Yapılan bir araştırma böyle alanlarda bitkinin tozlaşmasını sağlayan böcek çeşitliliğinin daha yüksek olduğu sonucuna bile varmış. Tabii bunun birçok sebebi olabileceği belirtiliyor; doğal habitatların yakınında bulunma sonucu oluşan “kenar etkisi”, daha yüksek yalıtım (yakınlarda böcek popülasyonlarını etkileyen tarım zehirlerinin kullanılmaması), açık alanlarda küçük boyutlu aktif tozlayıcıların bolluğu, çiçekli bitkiler için çeşitlilik vahaları; elbette doğal habitatlara egemen olan ağaç türlerinin azalması sonucu.
Orkideler çimlenebilmek için mantarlarla tamamlayıcı bir ilişki içinde bulunmaya ihtiyaç duyarlar. Bitki türlerinin %95’inin karakteristik olarak mikoriza oluşturdukları tahmin ediliyor. Orkide türleri ise özel olarak muhtaç bu ilişkiye. Hepsi fotosentez yapamadığı için onlara mantarlar tarafından sağlanan karbonhidrata bağlı bir yaşam biçimleri var. Bu mantar ağıyla etkileşimleri yoksa tohumda çimlenme de olamıyor. Tohumların çimlenmesinden sonra büyümenin başlayabilmesi için ve büyüdüklerinde de kısmen mantarlara bağlı kalmaya devam ediyorlar. Bir görüşe göre de ormanlık alanda bindallı varlığı orada yenilebilir mantarlar bulunabileceğinin göstergesi olabilir ama her zaman değil, çünkü simbiyotik ilişki kuracakları mantarlar konusunda seçici değiller.
Doğu Akdeniz bölgesi, Türkiye’de yetişen orkidelerin üçte birinden fazlasını barındırıyor. Kötü haber şu ki hem iklim değişikliğinden ilk etkilenen bölgelerden birisi burası, hem de tarım zehirlerinin kullanılma oranları genele göre çok daha fazla. Kıyıyı betonla doldururlar da sıradan insanlar için denize bakma araları bırakırlar ya, veya halk plajları yaparlar, yaşadığımız arazi böyle görünüyor bana biraz da; böcekler için zehirsiz bir ara. Zehirden yapılmış bir düzeneğin teselli boşluğu.
Petrole, kömüre, doğalgaza, yola, nükleer santrale, madene, baraja, tarım zehirlerine, betona tamah eden biri, bunlar olmadan dünya dönmez sanılan bunca ıvır zıvırı alıp, şu üzerine sabah çiği düşmüş, ağzından bal damlayan, arkasına koca mantar ağını almış, 120 milyon yaşındaki orman efesinin karşısına geçse ve dese ki; “işte bu ıvır zıvır yüzünden yuvanı başına yıkacağız”. Sonra da kendine saklanacak yer arasın, kim olsa öfkelenir çünkü. Oturduğun yerden bu kuru gürültüye iman etmek kolay. Yanından geçerken türküler, şiirler okumak, varlığına sevinmek, varsa biraz merheminden almak, azığına, aklına katık etmek. Budur yüz yüze olmanın adabı.
Kaynaklar;
https://en.wikipedia.org/wiki/Epipactis_helleborine
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5398293
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/618849
http://library.cu.edu.tr/tezler/7533.pdf