Belli bir rakıma kadar rahatsız edilmiş, bozulmuş, bölünmüş yeryüzü boylarını sığır kuyrukları, deli sarı ot, sümenit, kılçık kekiği, kara kekik, alfalfa kaplıyor. Bu boylara yol diyoruz. İtiş kakışta, didişmede çıkan her bitkinin ayrı bir yeri var. Bazen “biz” dediğim bir şeye benzetiyorum onları. Tam orada, bir rahatsızlık anıtı gibi dikiliyorlar. ‘Belki gözlerimin kıymığı şu denizler”* dizesindeki kıymık gibi.
Hiçbir bitki sığır kuyruğu kadar bir arada değil. Yalnız, serpmece. Sığır kuyruğu ise kesif. Olmadı bir aralık sonra buluşuyor kendi gibiyle. Elini uzatsa değecek.
Eğer bu yolu baharda görseydim, gri dallarının uçları sapsarı çiçeklerle dolu olacaktı. Çiçek yok ama tüylü, dokunulmaz mavi gride yine de çiçek gibi bir şey var. Sığır kuyruklarını yaprakları kadar çiçeklerinden tutmak mümkün olduğu için bana öyle geliyor belki de. Türünü henüz bulamadım bu arkadaşın. Verbascum inulifolium ila Verbascum orbicularifolium arasında salınıyorum ve bazen dersime çalışmıyorum.
* “Eşçil”, Bu Yalnızlık Benim / Toplu Şiirler (1951-1984), Metin Eloğlu, Yapı Kredi Yayınları, 2017