isim yakıştırmak

Zombak görmeye gidecektik. Kim acaba? Ne zaman çiçek açacak, bugün mü, yarın mı derken martın ortasından beri bekliyorum. Huyu gereği küçüklü büyüklü topluluklar halinde yaşıyormuş zombak. Olduğu yer zombak halısı gibiymiş. Köylüler keçilerini, koyunlarını dağa götürmüşken, daha çoban gençken yani zombağı da görür, biraz da toplarlarmış, sevdikleri birine vermek üzere. Bir zaman pazarda satılır olmuş neden sonra vazgeçmişler satmaktan. Belki birileri onlara “toplamayın, ceza yersiniz” dedi. Endemik değil oysa. Ama hiçbir yabani bitki pazara çıkmaya dayanamaz.

Bir çeşit zambak herhalde diye düşünmüştüm ilk başta, bocur (Paeonia peregrina) çıktı. Bu gördüğüm ikinci gül. İlki Doğu Akdeniz’in pembesiydi, bu Kazdağı’nın kırmızısı.

Gülü gördüğüme, kırmızısını gördüğüme sevindim sevinmesine ama daha çok sevindiğim sırf ben zombağı görebileyim diye yola düşen, zombağın yaşadığı yere bizi götürecek olan kişiyi bulan, habire bu kişiye “çiçek açmış mıdır” diye sorup duranla buluşabilmiş olmak. İlk kez biri beni ortada neşeli, sabırsız isteğimizden başka hiçbir sebep yokken bir gül görmeye götürüyor.

Denilebilir ki zaten Kazdağı’nda dolaşsan zombağı görürdün, denmesin. Çünkü hikâye bu değil. Biz arıdan uzağız çoktandır, gözlerimiz çiçeği görmeyi iş edinmeyi bıraktı. İkincisi, çiçekler bir görünür bir kaybolur, eğer nerede yaşadıklarını, ne zaman çiçek açtıklarını bilmezseniz, yanından geçip gitmeniz olasıdır, hele de yapraklarını bilmiyorsanız. Ki tanıdığım iki gül de ormanların içinde buldukları bir açıklığa yerleşmiş, kayanın nemine yerleşmiş idi. Kendinden başka bir tek soğanlılara, bir de eğrelti otlarına tahammülü varmış gibi görünen kesif karaçam meşcerelerinin içinde bir gül açıklığı olduğunu söylemeseler ne bilirdim ne de bulabilirdim.

Gül de değil ki konu. Yaşadığı yer. Birlikte yaşadıkları. Gidişimizdeki çocukluk. Gül, tek başına olsa olsa çok güzel bir çiçektir ama burada dibindeki yılanla, üstüne kapanan eğrelti otu, dağın yelkeni karaçam, salep irileri, yosunlu kayalar, darlıktaki ışıkla gülden güle bir ip.

Şakayığa tombak dendiğini bilseydim, zombak adını duyduğumda hemen aklıma gelirdi. Bir yerde tombak, öteki yerde zombak. Şimdi öteki yerdeyim. Tombağa dair en eski kayıt Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmani sözlüğünden ; yuvarlak, pompul.* Halk ağzında tombak; tombul, toparlak, tomurcuk anlamlarında kullanılıyormuş. Eee, bitki de tombul, toparlağa benzemiyor değil.

Ancak bu bitkiye Türkçe’de önerilen kelime “bocur” olmuş. Bir Kırgız hikayesi üzerine yapılan tez çalışmasında; bocur “parçalanıp çok söylenen söz” anlamına geliyor. Kelimenin evveline dair bulabildiklerim bunlar. Daha da bitmiyor, bu isim bolluğundan hangisini seçsem; eşek gülü, ayı gülü, baladı otu, galikupsı**

Bilecik, İstanbul, Kırklareli ve Edirne’de bocur deniyormuş, ondan bu isim seçilmiş olmalı. Bir de “bocur bocur kabarmak” var. Muzaffer İzgü “Devletin Malı Deniz” kitabında şöyle diyor; “Kabarıyor içim yine, suya atılmış limonlu ce vitamini gibi bocur bocur kabarıyor.” Bu cümleyi okuyunca daha çok seviyorum bocur adını.

İsim bolluğu kafa karıştırıyor. Öte yandan zenginlik. Bir bahçede tek bir adaçayı türü yaşayacağına birden çok adaçayı türü yaşamasının getireceği zenginliğe benzer. Yörelerin kendine özgü hayal dünyasını taşıyor her kelime.

Beni kimi şakayık türlerine bağlayan bambaşka bir şey var. Toroslar’da yaşayan Paeonia mascula’nın tohumları kuşlar için yapılmış. Meyve olgunlaşıp da nar gibi açıldığında içinde önce hangisinin tohum olduğunu bilemeyeceğiniz parlak siyah yuvarlaklar ve daha köşeli kırmızı şeker gibi taneler duruyor oluyor. Siyahlar tohum, kırmızı taneler kuşları, yani bitkinin tohum dağıtıcılarını çekmek için orada. Bocurun henüz tohumlarını görmedim o da kuşlara sesleniyor mu? Yine binlerce yıllık bir ilişki kuşla şakayık arasındaki. Makasla kesmediğiniz sürece kopmayacak.

Bocur (Paeonia peregrina) gibi kırmızı çiçekleri olan bir Paeonia türü daha yaşıyor Türkiye’de. Yaprakları o kadar farklı ki karıştırmak imkansız. Dar yapraklı şakayık adının uygun görüldüğü Paeonia tenuifolia’nın yaprakları tıpkı çakşıra benziyor. Bocurun yaprakları ise üç parçalı. (Son fotoğraf: Paeonia tenuifolia / Kaynak Wikipedia)

Bir ipucu: Tohumların çabuk çimlenmesi için taze taze ekilmesi gerekiyormuş. Tohumunda gözüm var.

Kaynaklar
Paeonia tenuifolia görseli: https://en.wikipedia.org/wiki/Paeonia_tenuifolia#/media/File:%D0%92%D0%BE%D1%80%D0%BE%D0%BD%D0%B5%D1%86%D1%8C_09.jpg
* Nişanyan sözlük
** https://kocaelibitkileri.com/content/paeonia-peregrina-ayi-gulu

Yukarıya kaydır