eskiden

“Yok, bu yangın durdurulmaz. Kızılçam ormanına bir girsin. Kozalağı var ya, o alevlendi mi yarım metre fırlatır tohumunu. Bu yüzden durmaz. Biz eskiden kalın pür, kozalak bırakmazdık bu dağda. Zaten keçiler çinner, bıraksalar, toprak eder pürü. Ama hani izin vermezler kesim alanına girmemize. İhi bak sizin önününüzdeki pür ne kadar kalın. Seyretme de yapmadılar. (Yeniden tohumlanan orman alanında belli periyodlarla seyreltme yapılıp, genç fidanlar kesiliyor. Şu anda genç orman çok sık ve araları otlarla dolu. Hemen evimizin önündeki bir zamanlar kayrak taşı çıkarılan bölgede yetişen daha irice fidanlar da öyle. Alt dalları da budanmadı. Orman işletme’den seyreltme ve budama yapmalarını talep etmemize rağmen. Kızılçam kendi haline bırakınca alt dallarını dökmüyor. Otçulların alana sokulmadığı yerlerde bu işi bir nebze olsun domuz yapıyor. Sürtüne sürtüne dallarını kırarak. O da yeterli gelmiyor. Niye döksün ki yangınla arkadaş. Budanması gerekliliği insanın varlığından.)

İnsan tereddütte kalıyor bu havada. Uyku dutmuyor. Sürekli bakacaksın, sürekli. Bir duman gördün mü hemen arayacaksın ormanı. Onlar gelene kadar tırmıkla koşarsın eğer yer düzse. Pürü çekersin alevden uzaklaştırırsın. Uçak, helikopter yetişemez. Onun attığı su ne olacak. Düşer mi düşmez mi belli değil. Önceki gün lastik kokusu gelirdi. Dün gövde kokusu geldi. Yanıyor ağaçlar, kesintisiz. Silifke’ye geldim geleceğim diyor yangın.” diyor bir orman köylüsü.

Kızılçam yangınlarla birlikte evrimleşen bir ağaç türü. Öyle ki ancak belli sıcaklıklarda açılan kozalakları var. O fırlatış yaşama tutunma telaşından. Sadece Kızılçam değil elbet Akdeniz’de yaşayıp dipten sürgün verme kabiliyetine sahip olan bir çok ağaç/çalı öyle. Hatta sadece yangınlardan sonra yüzünü görebileceğimiz otlar var. Yangınla birlikte yaşamayı, yangından sonra da bir toprak parçasını gönendirmeyi biliyorlar. Bu haliyle Akdeniz ormanları için yapılan ağaçlandırma kampanyaları hem gereksiz hem de tehlikeli. Ormanın kendi üslubunca kendini onarma yeteneğini görmezden geliyor, yerel bitki topluluklarına, halihazırda bir tohum bankası olan orman toprağına zarar veriyorlar.

Yukarıya kaydır