Antakya’da ekilen içi de dışı gibi beyaz, çıtır kabak tatlısının ve kabak borani yemeğinin sultanı büyüyor. Batık yataklarda her bir yaprak devliğe özendi, yaprak irisi oldu.
Cucurbita moschata türünün bir altürü veya varyetesi olduğunu tahmin ediyorum. Ama hangisi olduğunu bulamadım. Kabaklarda dişi ve erkek çiçekler aynı bitki üzerinde bulundukları için (monoik) yabancı döllenmeye açık bitkiler. Yeterli izolasyon mesafesi bırakılmadan ekildiğinde yeni bir kabak türü elde etmek bile mümkün. Elbette kararlı bir tür olması için epeyi çalışmak lazım ama olsun. Belki de böyle doğdu içiyle dışı bir kabağımız.
Annem anlatıyor; ekildikten sonra birkaç kez sulanan bitki, sonbaharda, karpuz gibi dalı kuruyup toplanana kadar su yüzü görmezmiş bir daha. “Susuz yetiştirilen kabak küçüktür ama çok lezzetli olur” diyor. Sulanan kabaklar o kadar büyük olur ki dilimlenerek satılır Antakya pazarında. Tıpkı tıbbi ve ıtri bitkilerde olduğu gibi aşırı sulamak meyvenin içerdiği maddelerin oranlarını değiştiriyordur oysa. Kimbilir ne yönde? Kurağın karpuzu da başkadır mesela. – Gönen deniyor burada; derini nemli toprak- Hele de gönen toprağa ekildiyse, topraktaki nem yeter de artar bile kırmızısına da şekerine de.
Şimdi onu azıcık, damla damla suluyorum. Küçük olacak kabaklar ama yetecek bize, eşe, dosta. Tezgah başında veya gönül evinde, farketmez, bir “yeter” abramız varsa küçücük bir kabak yeni kabaklar doğurabilir, adalet doğar bir yerde, bir yerde sağlık doğar, bir yerde toprak yeşillenir yeniden. Bir bakmışsın çorağın küçük kabağı dünyanın en büyük kabağı olmuş, dilimleyip paylaşmışız.