Güvercinkaya şelalesine giderken yolda bir maydanozgil üyesine rastladım. Tohumlarını torbaya doldurup yanıma aldım. Artık tohum gördüğümde bitkinin ne olduğunu bilmesem de eker öğrenirim diye azıcık alıyorum. Böylece karışık, rastgele bir tohum yığınım oluyor.
Arabanın içi güzel ve yoğun bir kokuyla doldu. Saatler ama saatler sonra tekrar torbayı elime aldığımda kokunun kaynağının tohumlar olduğunu anladım. Elimde sadece tohum var ama zaten maydanozgillerin tohumlarına bakarak hangi cins olduğunu söyleyebiliyoruz. Tohumları öğrek otuyum diyor (Heracleum sp.) Heracleum cinsinin Türkiye’deki yayılış haritasına bakarsak iki türün burada yaşadığını öğreniyoruz; Heracleum humile veya Heracleum platytaenium. H. humile sadece 2-5 ışına sahip olduğu için eleniyor. H. platytaenium’da ışın sayısı 25-80 olabiliyor. (Tek bir noktadan çıkarak çiçekleri taşıyan her bir uzantıya “ışın deniyor” ) Bitkinin Heracleum platytaenium olma olasılığı daha yüksek. Tabii bunlar hep olasılık. Bu olasılıkları sınamayı tohumu toprakla buluşturarak yapacak olmanın heyecanı var öte yanda. Bahar gelecek iki küçük yaprak görünecek.
Yolda tekerimiz patladı ve dağın orman yasaklarının uzatıldığı duyurulmayan yüzüyle, bir pankartla duyurulduğu yüzü arasında kaldık. Şöyleydi orman.
Tohumların Hamileri için küçük bir kutlama buluşması yaptık. Çok güzel bir gelenek icat edilmiş Bayramiç’te; böyle buluşmalara hemen herkes evinde yaptığı bir yiyecekle geliyor. Sevgi ise umabileceğim en güzel hediyeyle geldi. Hazırladığı hamurla, tepsiye “Tohumların Hamileri” yazamayınca “Tohumların Hamisi” yazmış. Kitaba kaynaklık eden yazının orjinal adı da buydu aslında. Yulaf, nar, susam, çörek otu, keten tohumu, haşhaş, hardal tohumu, nohut, kabak çekirdeği, çiya, yerfıstığı, gül, hatmi çiçeği katmış içine. Hemen hepsi tohum. Gül ve hatmi az daha beklese tohuma dönüşecekti ve tohumdan döndüler çiçeğe.
Tatula tohum keseleri olgunlaşıp çatladı. Saçılmak için bir hayvanın gelip gövdesine çarpmasını bekliyor. Yağmur veya dolu da olurdu ama yağmıyor. O kadar kurak ki yasaklar 30 Kasım’a kadar uzatıldı. Bu sırada Cengiz Holding Hacıbekirler’de ormanı yok etmeye başladı. Kazdağı Kirazlı direnişine sebep olan kesimin üç katı büyüklükte bir alan burası. Bir yangın Cengiz. Biz de suyuz.