Bir güve kelebeği Teke sakalı’nın tohumuna ilişmiş, yolculuklar tasarlıyor.
Kayda değer olan tek zaman birimi gölge boyu. Dünyanın saati. Gölgem, 7 yaşında bir Bilyalı kekik’in üzerine düşünce seviniyor.
Hiç umudumu kesmiyorum tohumlardan. Geç de olsa biz buradayız diyorlar. Sığır Dili ve Emzik Otu kucak kucağa açmış. Önceki sene bahçeye taşıdığım tohumlar, çiçeklerini şimdi ele verdi. Alıç, Dağ çayı’nın yanına ilişeyim demiş. Kimin ağaç kimin ot olduğu belli değil. Alıç’ın tüm gövdesi neredeyse Dağ çayı’nın bir yaprağı kadar. Nazlı Ters şalba çıkmış. Hemen de çiçeğe duracak.
Şu tek başına biten yok mu, bir süre sonra orada bir Mide otu ormanı peyda olacak. Bir kantaron türü Mide otu. Ormanı kendinden ibaret ama çok güzel.
Patlangaç çalısı’nın tohumlarını pat diye patlatacağım bu bahar. Çocukken oynayamadığım tüm tohumlar adına.
10 Nisan’dan beri toprak neredeyse bir damla yağmur görmedi. Tohumdan çıkan bitkileri bahçeye taşımak için bir çukur kazdığımda toprağın derini -yaklaşık 40 cm- nemli, sulu olurdu. Burada yaban Mayıs sonuna kadar yağan yağmurlarla idare eder. Mayıs’tan sonra taban suyu seviyesi düşmeye başlar. Kimi kurur, kimi fazla yapraklarını döker, kimi yaprağıyla havanın nemini yakalar böyle mücadele eder kurakla. Bu sene toprağın derini kupkuru. Salyangozlar daha çok bahçede çıkan yabani otların üzerinde. Biçersem ne olur? Hepsi yeşil aksamı olan ekili bitkilerin üzerine taşınır. Dünyanın yaşadığını yeşil yapraklara bakarak anlıyoruz. Salyangoz da öyle yapıyor. Yeşilin lütfuna tutunuyor her canlı.