tüy gibi hafif bir düş

Bu yatağa geçen sonbaharda topladığım tohumları ekmiştim. Ağırlıklı olarak adaçayı, dağçayı ve kekik türleri. Hiçbiri çimlenmedi. Yaklaşık 20 farklı türden, onlarca tohum. Deneme ekimi için ayırdığım bir alandı. Baktım gelen giden yok, 10-15 gün önce Melisa ve Zahter yavrularını buraya taşıdım. Ve can suyu verdim. 3 farklı adaçayı güzel yüzünü gösterdi. Yağmur göremedikleri veya belki de havaların ısınmasını bekledikleri için çimlenmemişler.

Bahçeye ektiğim yüzlerce yabani yemiş ağacı 5-10 santim boyuna gelip kurur veya kurumaya yüz tutarken, saksıya ekip sulayabildiğim Boyacı sumağı büyüyor. Biraz daha ele gelince seveceği bir yere taşıyacağım. Bu da elbette güneşin koynunda bir yer olacak. Sonra parıldayan kırmızı sürgünlerine bakıp dünyanın yapraklarından ibaret olduğundan emin olacağım.

Bizi mutlu günler beklemiyor. Verebileceğim sadece tüy gibi hafif bir düş, ki ilk fırtınada kaybolabilir. Yine de seni büyütecek yağmurlar diliyorum.

*

Adaçayı türlerinin en azından ikisinin kimliği anlaşıldı. Bahçenin geçmişi gelecek, geleceği geçmiş. Çiçeklerinden geriye doğru okuyorum tohumları. İlk fotoğraf Ak galabor, son fotoğraf ters şalba imiş. Ortadakinin çiçeklerini bekliyorum.

Yukarıya kaydır