En sonunda bu kimliksiz yumrunun kim olduğunu hatırladım. Soğana benzemesi kafamı karıştırmıştı. Ama soğan gibi halkalı ve katmanlı bir yapıya sahip değil, benzer işi gören bir toprakaltı gövde yapısına sahip. Bu yapılara “corm” deniyor. Yumru diye çevirebiliriz. Asuman Baytop “kormuş”, “gövde yumrusu” demiş. Süsengiller ailesinden keklik çiğdemi (Gynandriris sisyrinchium) ve denildiğine göre süsenlerin en eski özelliklerini hâlâ barındırıyor. Bir bitki için yağışlı ilkbaharlarda doğmak, güzel çiçeklerini sadece öğleden akşama kadar göstermek ve kısa bir süre sonra görünmez olmak çok elverişli bir yaşam biçimi, hele de Akdeniz’de yaşıyorsa. Yaz güneşi altında kavrulduğumuz günlerde o yeraltında uyuyor oluyor. Aynı zamanda yaz mevsimini kuru geçirmesi gerekli ki, yumruları çürümesin, yani kuraklıkla bir sorunu yok. Bu kadar kısa boylu bir bitki için gün ışığına ulaşabilmenin çok zor olması, onları bahar başında, henüz ağaçlar yapraksızken çiçek açmaya, sonra inlerine çekilmeye razı etmiş olmalı. Bugünse zaten ormanından edilen topraklarda çiçek açıyor ve sınırsız gün ışığına kavuşabiliyorlar. Yeraltı onlar için artık yepyeni bir anlama bürünüyor olabilir; yağışsız uzun mevsimlerden ve gün ışığından kaçmalarını sağlayacak bir sığınak.
Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1400 rakıma kadar orman açıklıklarında, makiliklerde, kireçtaşı yamaçlarında ve artık işlenmeyen nemli düzlüklerde görülebilir. Ülkemizde tek türle temsil edilir. Tohumdan veya yumrudan yetiştirilebilir. Ancak soğanlı bitkilerde olduğu gibi yumrunun etrafında ek yumrular oluşturmaz. Her yıl yenilenen bir yumruya sahiptir. Tohumları kışın veya ilkbahar başlarında ekilmesi öneriliyor. Açık veya en fazla yarı gölge, yazı kuru geçirebileceği bir yer seçimi önemli. Bu sene ben de tohumdan ekmeyi deniyorum. Uzunca bir süre çimlenmeyebilirler, görene kadar umut ekmeğiyle karın doyuracağız.