paylaşacak kadar çok

Tohum kesesinin nerede olduğu anlayabilmek için 2 sene geçmesi gerekti. Sağına, soluna bakıp anlayamamıştım bir türlü. Önce keçilerin keseleri yediklerini düşündüm. Sonra hepsini yiyemeyeceklerini. Derken acaba birileri fotoğrafını çekmiş midir diye araştırınca anladım. Dişçik tepesi, dişçik borusu ve yumurtalıktan oluşan dişi organ döllendikten sonra devam ediyor büyümeye. İncecik ve uzuncuk oluyor. Bitkinin kurumuş haline baktığınızda tohum kesesi de kuruyana dahil bir parça gibi görünüyor. Halbuki dalın en ucundaki bu ince uzun kesenin içi tohum dolu. Tohum keseleri işini yeni çözdüğüme göre bu sene gani gani olmayacak tohumları ama isteyen bir kaç kişiye yetecek kadar çıkacak.

Çömlekçatlatan (Glaucium corniculatum) olduğunu düşünüyorum bitkinin. Glaucium corniculatum’un 2 alt türü bulunuyor. Biri Türkiye’nin batı ve içinde, diğeri doğuya doğru yetişiyor. İki alt tür birbirinden tohum keselerinin şekliyle ayırt edilebiliyor. Bu güzel Glaucium corniculatum subsp. corniculatum olsa gerek. Susuz büyüyenlerden. Çiçekler bir gelincik narinliğinde. Ki aynı ailenin üyeleri her ikisi de (Haşhaşgiller). Ve bahar başında ateş turuncusu iken yaza doğru kenarları sararıp ortası turuncu kalıyor taç yapraklarının. Tek yıl veya iki yıl ömrü var bitkinin. Sonra tohumdan yeniden ekmek gerekiyor, bırakırsanız kendini de sürüyor zaten.

Çiçekleriyle karşılaşır karşılaşmaz bir körpe fideyi bahçeye taşımış, saksıya ekmiştim. Tutunca kalıcı yerine taşımak istedim, ancak o zaman anladım, bu cinse genel olarak neden “Çömlekçatlatan” dediklerini. Bitki kazık köklü ve saksıyı yerinden oynatmak mümkün olmadı. Hani zorlasam öldüreceğim. Bu haliyle çömleği bile çatlatabilir gerçekten. Saksıyı kırıp kökün çevresini taşla çevirerek olduğu yerde bıraktım ben de. Şimdi orada karı yeni erimiş bir dağ gibi duruyor.

Scroll to top