Yaşlı ağaç meşrecelerinin bulunduğu yerlerde hayvanların şarkıları, kokuları, izleri var. İnsanın ayak seslerini duyunca susan, seslerin uzaklaşmasıyla birlikte tekrar başlayan şarkılar.
“Tam pes edip aramaya son verecekken, şarkı yeniden başladı, ses biraz ötesinden geliyordu. Yine ardına düştü ve yaratık yine şarkısını kesip kaçtı. (…) Müziğin en yüksek nâğmelerinden birinde usul usul yaklaştı ve nihayet çiçekli dalların arasından siyah bir şey gördü. Yaratık sustuğunda put gibi durup, yeniden şarkısına başladığında büyük bir dikkatle ilerleyerek yaklaşık on dakika sinsi sinsi izledi. İşte şimdi tam karşısında duruyordu, gözlendiğinden habersiz şarkısını söylüyordu. (…) Perelandra’da insandan korkuyormuş gibi görünen ilk yaratıktı bu. Oysa onunkisi korku değildi. Ransom seslenince sokuldu. Kadife burnunu avucuna koydu ve dokunmasına ses çıkarmadı; ama neredeyse aynı anda geri çekildi, uzun boynunu eğerek kafasını tabanlarının arasına aldı. Ransom daha ileri gidemedi ve sonunda yaratık uzaklaşıp gözden kaybolunca onu takip de etmedi. Yoksa onu izlemek hayvanın tayşansı ürkekliğine, ağaçların birbirine iyice sokulduğu bu kimsesiz ormanın göbeğinde hep bir ses, yalnızca bir ses olarak kalmak istediğini açıkça dile getiren o uysal ve yumuşak bakışına haksızlık olurdu. Ransom yoluna devam etti, birkaç saniye sonra, şarkı yine yükseliverdi, öncekinden daha gür, daha içtendi; sanki tekrar kavuştuğu mahremiyetinin sevinciyle bir şükran türküsü yakıyordu.”
“Perelandra Venüs’e Yolculuk”, Clive Staples Lewis
Aktaran: J. L. Borges, Düşsel Varlıklar Kitabı