Kızılçam ormanı içinde yer alan yuvamıza gelen yolun 500 metresi stabilize yoldu. Tabii bu yol, orman yolu olarak devam edip köyün başka mahallelerine bağlanıyor. Altınızda bir arazi aracı veya muadili bir araç yoksa, yürümeyi sevmiyor, sevmeme özgürlüğünüz olduğunu düşünüyorsanız sapmayı düşünmeyeceğiniz bir ara yol. Tercih edilir bir yol olmaması ormanı ve içinde yaşayan canlıları korumanın en etkili yöntemiydi. Eğer gerekirse orman işletme araçları girebiliyor, bu yolun gittiği yerde bulunan, ulaşım için alternatif ‘asfalt’ bir yolu da bulunan köylüler bazen kullanıyor, başka da kimse yolu katetmeye yeltenmiyordu. Yeni yıla iş makinalarının sesleriyle girdik. Dün kepçeyle yol düzenlendi, bugün silindirle üzerinden geçiyorlar.
Sesi duyan dağın diğer sahipleri kuşlar, yılanlar, kertenkeleler, kaplumbağalar, kurbağalar, geyikler, oklu kirpiler, domuzlar, tavşanlar, tilkiler, gelincikler, sansarlar ne düşünüyordur acaba? Kuşlar bile artık taşıt çarpmalarını hesap ederek uçuşlarını düzenlemek, yılanlar, kaplumbağalar ne zaman karşıya geçecekleri konusunda dakik olmak, domuzlar ve tavşanlar acemi yavrularını arkada bırakmamak zorunda. Onlara da saniyelere uymayı öğretsek mi yoksa bu dayatma karşısında ölmeyi mi tercih ederlerdi?
Yol; daha fazla çöp, daha fazla avcı, daha fazla orman yangını, daha keskin sınırlarla bölünmüş toprak parçaları, orman alanında yeni parçalanmalar, daha fazla ezilmiş hayvan cesedi, yolu takip edecek enerji nakil hatları ve yapılaşma demek. Örneğin bu bölgede sadece yolun olduğu yerlere gelen betoniyerler artan çimentoları bir ağacın köküne boşaltıveriyor. Daha önceden asfaltlanmış orman yollarının kenarlarında, kıyılarında çıkan bitkiler, mesela ada soğanları, kesin ölümle böyle tanışıyor.
Neden? Her yerden her yere ulaşabilmek zorunda mıyız? Yolla birlikte taşıdığımız ne? Hayat sadece insana mı kolay olmak zorunda? Evimizin önüne kadar asfaltın gelmesi zorunluluğunun bizim dışımızda kalan canlılar için ne ifade ettiği üzerine azıcık olsun düşünüyor muyuz? Kızılçam ormanı bir şey ifade ediyor mu? Batı Akdeniz’de geçtiğimiz yaz boyunca devam eden yangınları hatırladınız mı? Burada yaşıyor olmama rağmen neden iş makinelerinin sesleriyle yol yapıldığını öğrenmek zorunda kalıyorum?
Başvurduğumda bu sorulara cevap verme sorumluluğu hissedecek, konuşup ikna edebileceğim, inisiyasif kullanarak projeyi durdurabilecek, en azından yolun sakıncalarını düşündüklerini ve kimi düzenlemeler, çözümler geliştirebileceklerini iddia edebilecek bir yerel yönetim olmasını dilerdim. Dilemeyi düşünemeyeceğim kadar yok. Düşüncesizlik, kayıtsızlık vardır ama. Halihazırda normal kabul edilene benzersiz bir uyum da bulunabilir muhakkak.
Dağın yeni yılı kutlu olamadı.
Güncelleme:
Mersin Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığımız yazışma sonucu yanlış bilgilendirildiğimizi yolun asfaltlanmayacağını öğrendik. Verilen cevap şu; “Sayın Vatandaşımız; yapılan çalışma mevcut yolun şarampol temizleme ve bakım çalışmasıdır. Amacı yolun bulunduğu kısımda ormandan gelen yağmur sularının mahalle geçişlerindeki dere yataklarını bozduğundan dolayı yağmur kaynaklı suların yönün belirtmek amaçlıdır. Herhangi bir asfalt programı bu bölge için şuan söz konusu değildir. İyi günler dileriz.”
Yine de orman işletme müdürlüğüne gidip soracağım. Bugüne kadar işletme müdürlüğünün ilgilendiği bir orman yolunda neden büyükşehir belediyesinin araçlarının çalıştığını anlamak zor. Yeni yıl arifesinde yaşadığımız korku için ise tazminat talep etsek yeridir.