Farklı mısır çeşitleri yanyana, belli bir mesafe koymadan ve aynı anda ekildiğinde yerel tohumların saflığını korumak pek mümkün olmuyor. Ya belli bir mesafede ekilecekler ya benzer çeşitler iki hafta arayla ekilecek ya da olgunlaşma süreleri farklı olan mısırlar tercih edilecek. Elime tutuşturulan tohumları tanımıyor, ne kadar sürede meyveye duracaklarını da bilmiyordum. Seneye daha büyük bir alana ekim yapabilirim umuduyla tohum ayırmayı ihmal etmedim. Belki o zaman onları tanımak için daha fazla fırsatım olur.
Yaklaşık 8 sene sulamaya ihtiyaç duymayan veya çeşitli yöntemlerle (batık yatak, malç vb.) en az sulamayla bitkiler yetiştirdikten sonra suyun gözüne bakıyorum. Bohçamda biriken tohumları da kendimi de azıcık şımartmak istedim. Hem geç hem karmakarışık bir bahçe yaptım. Çeşit çeşit mısırın yanında fasulyeler, börülceler, horoz ibikleri, kirli hanımlar ve kadife çiçekleri salındı. Dersim, Hatay, haylan kabakları ve melez bir kabak türü toprağı örttü. Bazı börülce tohumları aklımı başımdan aldı. Oyalı karpuzlar büyüdü, tatlandı. Artık nasıl göründüklerini ve tohumlarına dair kimi incelikleri biliyorum. Küçücük bir bahçenin insana öğretebileceklerinin sınırı yok.
Tohum dağıtımı yapsam da yapmasam da tohum ayırıyorum, en azından çevreme haber salıyorum; huuu komşu tohum isteyen var mı?
Yabanın tohumlarının yüzüne 2 sene bakamadıktan sonra küçük bir yatağı sonbahara yetiştirdim. Ve öylesine kudretli uğraşlar ki bunlar, hiç durup sormuyorum kendime; bir anlamı var mı tüm bunların?
Mavi fasulye tohumlarına, 2 karıştan uzun börülcenin koyu pembe tohumlarına, bir diğerinin etrafı siyah içi sisli tohumlarına bakarken sadece tohumlar ve ben varız dünyada. Öyle bir hâl.
Kendinden anlamlı tohumlar.