Ak gerdanlık. Hemen arkasında kandil otu, dallarının arasına karışmış ebegümeci, kıyısında tavşan kuyruğu, şifan ve daha adını bilmediklerim. Sökmeye kalksak köklerini ayıramayacağımız gerçeğiyle baş başa kalırız. Umduklarını birlikte yiyip birlikte içer, toprak üstünde kendi keyiflerine bakıyormuş gibi görünseler de karanlıkta birbirlerini beslemeye devam ederler.
Çözüm budur belki de umulanı paylaşmak. Her ne ise. O zaman kimse kendini bu kadar çaresiz hissetmez, göz ucuyla da olsa başka patikalara meyledebilirdi. Bu yüzdendir belki çaresiz bırakılmışların birbirine çekilmesi. Bir tutamak, yüzlerini dönebilecekleri bir yan/yön varsa. Fason bile olsa. Anlıyorsun ya.
Hayal kırıklıklarınızın beyazlığı ürkütüyor beni.