Çoğu bölümü kayalık, arada ufak düz tarlaların bulunduğu bu makilik alanda, 2 metrelik taştan kuleleler üzerine oturup keçi sürülerini gözler, gerekirse nidalarıyla çevirir, bir yandan da kirmenle yün eğirirmiş çobanlar. 100-200 keçiden oluşan sürülermiş bunlar. Şimdi kalan bir avuç çobanın bir avuç keçisini idare etmek kolay. Kullanılmayan bakılar yıkılmaya yüz tutmuş artık.
O keçilerden biri yüz yıl önce yaşayan keçilerin yaptığı gibi menengiç ağacının (Pistacia terebinthus) yerel dilde “sakızlık” adı verilen sürgünlerini yiyor. İnsanlar da yer bu sürgünleri. Sakız murcu adıyla Antakya’da soğanla kavurması, salatası, kışın yemek üzere konservesi yapılır. Ben de niyet ettim toplamaya ama hangi ağaca elimi atsam bir çoban çıkıp “onlar keçilerimin” dedi. Bu dağ önce çobanların, sonra keçilerin, sonra keçiyi güdenlerin. Dağın yüzü ve hafızası keçi adımlarıyla biçimleniyor.