Nehir yatakları, özellikle nehirlerin denizle buluştuğu yerler belki de inşaa ettiklerimizin yaşadığımız gezegen için ne anlama gelebileceğinin en berrak şekilde gözlemlenebileceği yerler. Nehrin yolu boyunca taşıyıp denize boşalttığı sadece doğal süreçlerce yönlendirilen bir birikim değil, sosyal, ekonomik, politik bir birikim. Alüvyonlar kadar politik tortularla dolu nehir yatakları. Hatta başka coğrafyalarda doğup ülkemizden denize dökülen Asi Nehri örneğinde sınır politikası bile giriyor işin içine. Politika nehre yön veriyor, suyun başını tutanlar tortulara hükmediyor. Bir bakıyorsunuz nehirden savaş akıyor.
Nehir yatakları boyunca çöp ve moloz atıklarının görülmesi rakımlar arasında insan profili açısından bir fark olmadığını gösterebilir örneğin. Fabrikası olup da atığını nehre boşaltanla bundan şikayet eden arasında fark olduğunu iddia etmek zorlaşıyor. Sanki fabrikamız olsa hepimiz aynı şeyi yapacakmışız veya hepimiz bir fabrikaya dönmüşüz gibi. Sonuçta öyle de. Fabrika/şirket, ufkumuz, amacımız, hedefimiz, başarı veya başarısızlığımızın göstergesi oldu.
Bu atıkların içinde yetişen bitkilerden biri de Kofa. Yerel adını Ceyhan nehri kıyısındaki Adalı köylülerinden öğrendim; “Topuk”. Yerlilerinin verdiği bilgiye göre örücülükte kullanılan otlardan biri. Fotoğraflar ise Tarsus’un suyu Berdan Nehri’nden. Burada Okaliptüs ormanlarının yaklaşamadığı kumullar Topuk’lardan soruluyor.
Bitkinin fotoğraflarını çektiğimde hangi karakterlerine dikkat edeceğimi bilmiyordum. Meyveleri, yaprakçıkları (var mı yok mu), yaprakları ve yaprak düzenini ayrıntılı olarak fotoğraflamalıymışım. Şu durumda ancak cinsine dair bir tahminde bulunabiliyorum; Juncus. Cinsin hangisi olduğuna dair tahminlerimi daraltabilmek için bölgenin sulak alanlarında yetişen bitkilerle ilgili yapılan araştırmalar arasında gezinmem gerekti. Yaban bitkilerine yönelik envanter çalışmalarının çok fazla olduğunu da söyleyemeyeceğim ne yazık ki veya belki ben arama kelimelerini doğru seçememişimdir.
Topuk adı bitkinin geçmişte hatta bugün ne için kullanıldığına/kullanılabileceğine dair bir fikir vermezken bilimsel cins adına kaynaklık eden Latince “jungere” kelimesi, “bağlamak” anlamına geliyor. Böylelikle bitkinin yetiştiği tüm coğrafyalarda az veya çok ip olarak kullanıldığını anlayabiliyoruz. Bugün artık kullanılmıyor veya çok az insanın sahip olduğu bir bilgi parçacığı olarak duruyor olması ipin ipliğine gölge düşürüyor olsa da, nehiri, molozu, sepeti, savaşı, çöpü, şirketi, tortuyu Topuk’la birbirine bağladım. Topuk, Adalı insanının deyişiyle söylersek çok “yarayışlı” bir bitki.