Pülüskün (Lagoecia cuminoides) maydanozgillerden, tek yıllık bir bitki; Akdeniz, Ege, Güneydoğu, Marmara boyunca yayılış gösteriyor. İlkin deniz seviyesinde görünce, dağda karşılaşmayı umut etmemiştim, sonra bir baktım karşımda yüzlercesi duruyor. Meğerse 1100 rakıma kadar yetişebiliyorlarmış. 40 cm’e kadar boylanabilen bir bitki ama genelde kurakta küçücüğüne rastladım. Karşılaştığım birey ise kermes meşesinin gölgesinde, orman toprağında büyüme fırsatı bulmuş da, büyüyebileceği kadar büyümüş. Baharda nasıl gördümse öyle tohuma durdu. Böcekleri uzak tutan bir koku yayıyor veya böcekler tarafından tercih edilmiyor olmalı. Şu durumda sebzelere iyi bir bostan arkadaşı olabilir.
Pülüskün tohumları pişirilerek kimyon niyetine kullanılıyor, köri karışımlarına katılıyor, ekmek, kek ve bisküvilerde aroma vermesi için kullanılıyormuş. Zaten “cuminoides” tür adı kimyon gibi, kimyona benzer anlamına geliyor. Ancak bitki bana kekik kokuyor. Zira kekikte bulunan “timol”, pülüskünde de var, hem de epey yüksek miktarda. Olgunlaşan tohumlar kurutularak saklanabiliyor. Sindirimi kolaylaştırdığı bilgisi verilmekte ancak timolun varlığı başka şifalara da işaret ediyor olsa gerek.
Bir perdenin ortasında tohumu duruyor, hemen tohumun üstünde de kanatlanıp uçmasını sağlayacak bir pervane. Yaz bitip de esmeye başlayınca rüzgârlar, dönecek pervane, güzel bir yere düşmeyi umut edecek, tohum. Düştü mü, üzerinden belki bir tavşan, belki bir kirpi geçecek, şans bu ya bir domuz eşelenecek de, gömülecek toprağa. O kadar büyük değil, domuz eşelenmese de olur, bir damlacık yağmur gömer onu, üzerine düştü mü, pıt, pıt, pıt. İliklerine kadar çekecek suyu. Baharın ılık güneşi içini ısıtır ısıtmaz da, kalkacak perde, başlayacak oyun.