Yabanda bir gün yabani bezelye (Pisum sativum) çiçeklerini izleyerek geçebilir. Kırmızıdan pembeye, pembeyi katıp mora, oradan maviye yürüyen damarların her ışıkta, dibine her çömelişte farklı görünüşüne hayran kalınabilir. Bu halelenmiş maviye kuş sesleri, sabah çiğinin toprak ve çimen kokusu eşlik eder. Seni kim çizdi, denir. Damarların birbiriyle buluştukları yerde oluşan dağ sıralarına bakarak. Mini minnacık bir böcek olsam da o çukur boynuna dökülen suda yıkansam denir. Az ileride belki bu sudan içmiş kibrit başı kadar bir böceğin çatlak çanak (Rhagadiolus stellatus) üzerinde dinlenmesine dalınır.
Taze sürgünleri koparılır, çiğ olarak yenir yabani bezelyenin. Açlıktan öleceğim ama güzelliğe tokum. Bunca çiçek görüşümün sebebi o sürgünlere dokunamamam. Hep yenir diyorum da yiyebiliyor muyum, hayır. Acaba tarıma başlanmasının sebeplerinden biri bu olabilir mi? Ancak tohumunu avuçlarca toplayıp ekersem yiyebilirim bu güzelliği denmiş olabilir mi? Neden olmasın? Belki biri de ilk bunun için ekti bezelyeyi. Güzelliği görüşümüzü de miras almış olmalıyız. Üstelik bu bakışta, aldığımız her biçimde -evrimleşirken- onu farklı görüşümüzün izi de duruyordur. Her yanını gördüm, tadına baktım, kokunu bildim.
Taze sürgünler salatalara doğranır. Tohumu zengin bir protein kaynağıdır. Hem çiğ hem de pişmiş olarak yenebilir, kurutulup un takviyesi olarak kullanılabilir. Pembe, mor, beyaz renkli çiçekler açar. İçeriğinde lif, protein, vitaminler, mineraller ve lutein bulunur. Tohumları gebeliği önleyici, sperm öldürücü ve mantar önleyicidir.