– Seninki de laf mı? Hiç bütün gün köpeklerin oyun oynamasını izlemek, tatulanın yapraklarına güneş ışığının nasıl vurduğuna ve onu ne biçimlere soktuğuna bakmak, kirli hanıma, cosmosa, kadife çiçeğine konan kelebekleri saymak, kabakların ne kadar büyüdüğünü kontrol etmek işten sayılır mı?
– Başka ne işten sayılmayı hak eder ki?
Sonbaharın son günlerini yaşıyoruz. İçimi ısıtan güneşin tek bir huzmesini bile kaçırmak istemiyorum bu yüzden. Bahçedeyim. Kendime işler çıkarıyorum, birazcık daha kalabilmek için. Sanki içeri geçersem akşam olacak da, geçmezsem gün uzayacak. Bunun için ödediğim bedelin çok ağır olması ne garip.
Sonra gökyüzünün ışıkları sonbahar ışıklarına dönüyor ve olması gerektiği gibi akşam çöküyor.
Komşu bütün gün trt türkü dinliyor. Torunları ziyaretine gelmiş. Çocuk sesleri horoz ve tavuk seslerine karışıyor. Horozun ötmesi ötmekse, baştankaranınki ne? Odunlar epeyidir motorlu testerelerle doğranmaya başladı. Bu ses hiç kesilmiyor. Elma, ayva toplanıyor. Traktörlerin biri gidiyor biri geliyor. Bayramiç’in en büyük köylerinden birinde oturuyoruz. Sanırım oturduğum en gürültülü yer. Bir zamanlar oynayan Güzel ve Çirkin dizisinde, Çirkin’in şehrin bütün seslerini dinlediği köprüde duruyorum.
Su kabağı paylaşmayacaktım artık aslında ama bu özel. “Biz böceğiz” Ve @yaban.muskasi kendi yağında kavrulmaya devam ediyor tıpkı Yazı Yaban gibi. Her yol kendi taşlarını döşer. Yine de bekleriz, kabak almak mecburi değil.
Eğer elinize oyalı karpuz geçtiyse lütfen o karaymış gibi görünen çekirdeklerini bunlar oyalı değilmiş diye atmayın. Kurudukça çatlaklar açılıp oyalar ortaya çıkıyor.
Karşınızda soldan Maya Lee ve Laççi Poe. Edgar Allan Poe’nin soyundan. Sondaki e okunmuyor, dolayısıyla Laççi po. Bu Laççi Poe’nin patlak topu. Muhtemelen burada ondan önce yaşayan ve çok sevilen köpeklerin mirası.
“Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.”