ölümcül yasa (1. bölüm)

Biz tamamıyla insan yapımı olan gerçeklerle anlaşabiliyoruz. Kabul ederek, idare ederek, uzlaşarak. Domuz için böyle bir kural yok. Hiç siz susuz kaldığı için boruları patlatan bir insana rastladınız mı? Çok çok gidip ilgili kuruma vereceğimiz bir dilekçeyle hakkımızı ararız değil mi? Olmadı pasif direniş, barışçıl protesto yaparız. Medyayı kullanırız belki. Bas bas bağırırız oradan; su hakkımız engellemez! Belki kazanırız da bir şeyler, yolda birçok şeyi kaybederek. Biricik zamanımızı mesela.

Domuzlar bu ölümcül yasaya bağlı değil işte. Tutup alıyorlar hakları olanı; suyu. İnatla, ısrarla, azimle, vazgeçmeden, umutsuzluğa kapılmadan. Barajları, HESleri yıkabilseydi domuzlar yıkardı. Artık eminim bundan. Domuzlardan korktukları için bu kadar sağlam yapıyorlar duvarları, boruları. Artık eminim bundan.

Sizin oralarda havalar nasıl bilmem. Ama Akdeniz yanıyor. Bu denize gitme planlarını, tatil planlarını bozmuyor yine de. Her şey normal sonuçta. Domuz bu normale kıçıyla gülüyor işte.

700 metre boyunca kayalarla, kızılçam dallarıyla kimi yerde insan boyunda gömdüğümüz su borusunu 7 farklı yerden parçalayıp atmış bugün. 100 metre dayanabilmiş ancak susuzluğa. 100 metrede bir, boruda bir çatlak, duvarda bir çatlak. Üzgünüm sevgili domuz sular kesilmişti. Bu çabanın işe yaramamasının sebebi bu. Yoksa damağın kurusun istemem. Çeşmesiz bir köy burası. Belki de ülkede çeşme yok. Kuruyor can suyu.

Bizim idare etmemize, kanaatkarlığımıza, görmezden gelmemize isyan etti domuz ve noktayı koydu. Ama hayatımda gördüğüm en ağır nokta bu. Taşı taşıyabilirsen. Hadi bir kez daha yaz geldi, normal bu sıcaklar desene.

Hiçbir şey yazmak istemiyorum. Sabun otu zorluyor beni. Şimdi tam zamanı görmenin. Yanı başı sıcak da değil.

Sabun otu (Saponaria sp.) dedim ama aslında büyüteçle boyuncuğun (stilus) kaç parçaya ayrıldığına bakmak gerekiyor. 2 ise Saponaria, 3 ise Silene türü oluyor. Ama Saponaria gibi görünüyor. Belki Saponoria kotschyi. Eğer öyleyse endemik. Ancak çanak (kaliks) tanıda söylendiği gibi çizgili ve çok kısa dişli görünmüyor. Işık mı gizledi çizgilerini? Bu cinste karıştırılabileceği Saponaria prostata‘dan özellikle salgı tüylerinin olmasıyla ayrılıyor. S. prostata salgı tüysüz oluyor. Her halükarda netleşebilmek için kapsülün ve tohumların olgunlaşmasını beklemem gerekecek gibi görünüyor.

Çiçek açma dersi verebilir isteyene.

Onun için ayırabileceğim zamanı hiçbir şeye değişmem. Tohumlarını keyifle bekleyeceğim. Kaçırmamak için yanına gidip durmam gerekse de.

Keşke yoksul Akdeniz toprağının nemiyle idare eden bir sabun otu olsaydım. Onlarla birlikte göçerdim belki ötelere. 300 metrelik bir yükseklik farkı yaklaşık olarak sıcaklıkta 2 derecelik bir düşüşe denk geliyor, 900 rakımdayız, yani sahilden 5-6 derece daha düşük buranın sıcaklığı. Ama yetmiyor. Artık Akdeniz’de 1000 rakım üzerine çıkmalı. Ağaçlar çoktan göçlerine başladı. Yaşadıkları sınırlar değişiyor. Ne bitkiler kadar uyanık ne onlar kadar haberliyiz hayattan.

2. bölüm: https://yaziyaban.com/su-masali-2-bolum
İlgili diğer yazılar; bir su borusunun anıları, dünyanın aynası

Yukarıya kaydır