Tanıştırayım; Akdeniz Karadul Örümceği (Latrodectus tredicimguttatus). Hani şu hakkında türlü çeşit efsaneler anlatılan Karadul örümceğinin Akdenizli’si. Zehirli bir örümcek türü. Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve bağışıklığı düşük olanlarda, sokması zehirlenmelere sebep olabilir. Bizimle bir alıp veremedikleri yok, zehirlerini yiyecekleri böceklere saklamayı tercih ederler. Olur da bir insanı ısırmaya kalkarlarsa, yiyecekleri için zehirleri biter ve aç kalırlar. Aynı şey yılan, akrep ve çıyanlar için de geçerlidir.
Verilen bilgilere göre basınçla sıkılmadığı, özellikle sıkıştırılmadığı sürece zarar vermiyor. Eve yuva yapmasına izin vermemek, -sıkça süpürerek- kıyafetleri çırparak giymek, uzun süredir kullanılmayan mekânlara girerken etrafı kolaçan etmek gerek. Açıkçası bunlar genel olarak yapılan uyarılar. Bir gömlek, ağ yapıp beslenebileceği kadar, açıkta bir yerde asılı kalmalı ki, girip içine yerleşsin. Yoksa ne işi var senin gömleğinin içinde? Kravat takıp işe mi gidecek.
Bugüne kadar bitkilerin altında ve çevresinde gördüm hep. Bitkinin tepesine çıkmıyor, dalın ortasına ve yukarısına ağ yapmıyor. Bitkinin kök çevresinde, ağının üzerinde veya ağa yakın bir yerde durur oluyor. Ağı kuru bir dal parçasıyla titretince “bugünkü yemeğim nedir bakalım” diye koşarak geliyor. Sadece yaz döneminde aktifler. Doğu Akdeniz’de haziranla birlikte görmeye başlıyorum. Zahterlerin altını pek seviyorlar, sanırım burada dükkânı siftahsız kapatmıyorlar, zahterler böcek çekiyor, gelen böcekleri afiyetle mideye indiriyorlar. İstanbul, Ankara, Adana, Mardin, Erciş’ten bilimsel kaydı bulunuyor. Ben de Mersin’i ekledim.
Kıçındaki su damlası benim eserim, zahterleri sulamaktan geliyorum, azıcık onu da sulamışım.