İnsan bitkileri öğrenme işinin içine daldıkça temel olarak karakteristik özellikleri aynı olsa da başka formlara bürünebilen veya geçiş alanlarında farklı özellikleri bünyesinde barındıran bitkilerle karşılaştıkça tür tanısının ne kadar zor olduğunu anlıyor. Oysa eskiden ne güzeldi, kantaron bir taneydi, papatya bir tane, gelincik bir tane. Bazen dar yayılışlı endemik bir bitkinin altına “bizim orada da yetişiyor” yazanlara bayılıyorum mesela. Şimdi o noktada olmak vardı. Artık çalıştıkça kafam karışıyor, tüm özellikleri bir araya getirip adını koyamayacak kadar dağılıyorum bazen. Biri toplasa keşke. Birkaç gündür bir davul otu türüne çalışıyorum mesela. Cins tamam da, tür? Amanın aman aman. Gerçi şikayetim yok papatyanın bir tane olduğunu sanıp tıbbi olmayan papatyaların çaylarını içtiğim, gördüğüm her sarı sakallı bitkiyi tıbbi kantaron sandığım düşünülürse süreç her hâlükârda hayrıma işliyor. Yabana, kıra yerleştiğinizde onca senenin yoksunluğuyla olsa gerek bütün bitkiler sizin içinmiş, size göreymiş gibi geliyor. Bu kuntluk hiç değişmeyedebilirdi. Neyse ki öğreniyoruz.
Örneğin bu bir kantaron türü (Hypericum atomarium). Önerilen Türkçe adı serkil. Kantaronların ayrımında dikkate alınan en önemli özelliklerden biri yağ bezelerininin – o küçük siyah benekler- nerede toplandığı. Bahçede kendiliğinden biten bir türdü, Flora grubunda tanı almıştı. Güvenerek serkil diyorum bu yüzden. Hatta “Türkiye Bitkileri” sitesinde benim çektiğim fotoğraflarla da sergileniyor. Ama daha yeni yeni bu projenin bitkilerin tanı alması amacıyla yapılmadığını, asıl amacının amatörle profesyonelleri bir araya getirmek ve bitki çeşitliliğimize dair bir kavrayış oluşturmak olduğunu anlıyorum. Daha doğrusu böyle yorumlamak gerektiğini düşünüyorum.
Tanıştığım serkilden sonra bu bitkiye de serkil demekte zorlanıyorum ama şimdilik öyle. Yarın belki de yeni incelemelerden sonra başka bir tür veya veya geçiş formu olduğu söylenecek, arada kalacak. Sonuçta bir hayat formuna bakıyoruz. Çevresiyle, yetiştiği toprak, kaya, orman, yaşadığı iklim, karşılaştığı hayvanlar veya gün ışığı ile her an etkileşim içinde olan bir canlıya. Bir insanı diğeriyle karıştırmamak için tüm fiziksel özelliklerini tarif etsek, tanımadığımız, hâlleşmediğimiz sürece ayırmak ne zordur, bu yüzden parmak izi, kafa kâğıdı, fotoğraf falan var. Bu da öyle işte. Bir cana bakıyorum. Küt küt atıyor kalbi. Benimki de.