Hava nemli, puslu, basık. 100 metre yukarıdaki yaylaya yağan yağmurun sesini dinledik bugün. Buraya ise bir serinliği, bir sıcağı vuruyor. Günün büyük bölümü adaçayı (Salvia officinalis) tohumu ayıklamakla geçti. Bir yandan da 2. tohum şenliğini nasıl hâl yoluna koyarım diye düşünüyorum. Daha önce iki kere başka topluluklar tarafından düzenlenen tohum takas buluşmalarına katıldım. Bu buluşmalara katılmaya devam etmek bir çözüm olabilirdi ama bana en yakın illerden birinde düzenlenen buluşmalar, tohumları parayla satanlar peyda olduğu için iptal edilmiş.
Talihsiz bir biçimde katıldığım buluşmalarda gördüğüm, insanların tohumlara indirime girmiş bir mala baktıkları gibi bakmalarıydı. Tohum çok değerli ama paranın, malın taşıdığı iddia edilen değer değil bu. Hatta tohuma ve paraya aynı ölçüyle bakmak, bambaşka anlamları aynı sözcükle karşılamak abes. Başka bir şey bulmalı “değer”i karşılayacak.
Bu buluşmalarda “Bir avuç dolar için”, “Bir avuç tohum için”e dönüşmüştü gözümde. Bir masanın çevresinde dolanıp tohumları inceleyen insanların büyük bir çoğunluğu gözlerinde teraziler, tohumlara şöyle bir bakıp, eğer kendine bir faydası yoksa fırlatıp atıyor, varsa, aradığı, hep sahip olmak istediği tohumsa başkalarını düşünmeden avuçluyordu tohumları. Bunun yanında kendisi için pek nadide bir anlam taşıyan bir iki tohumu paketleyip gelenler ve tohumları emanet edebilecekleri güvenilir insanlar arayanlar veya “2 tane tohum alabilir miyim” diye soranlar da vardı ama azdı. Çok olsun. Başka bir kavrayış gelsin tohum buluşmalarına gelen insana. Birdenbire olsun bu, böyle şıp diye. Olur mu ki?
Bir kere tohum faydalı, faydasız diye ayırt edilmesin. Bahçeler esnesin, han olsun, açık olsun kapısı, ardına kadar, her çiçeğe. Sadece bize yarayana değil, toprağa yarayana, böceğe iyi gelene, havayı kokulandırana, dünyayı sevindirene. Dünya bizim iyiliğimiz için çalışan bir makine değil, biz olmasak da güzel olan, iyi ki olan, O.
2 saattir ayıklıyorum ancak azıcık adaçayı tohumu çıktı. Çiçekleri dölleyecek yeterince arı yoktu veya tohumlar olgunlaşıp toprağına kavuştu. Arı var, hâlâ var, ikincisidir sebep. Ama her an olmayadabilir artık, o terazileri fırlatıp atmazsak.