Arada “bu bitki nedir” soruları geliyor. Arada da ben, sadece bir amatör olduğumu hatırlatıyorum. Yaşadığım yerdeki bitkileri gözlerini açtıkları andan solana, başlarına konan böceğe kadar takip edip, fotoğraflarını çekip, araştırarak bir sonuca varabiliyorum ancak. O da bazen. Şu durumda Türkiye’de yetişen yaklaşık 12 bin bitkiyi tanımama imkân yok. Keşke olsa. Bilgim yaşadığım yerle sınırlı. Elbette bazı bitkilerle ilgili bir fikrim oluyor ama amatör değil de uzman olsam dahi bitkinin net bir çekimle yaprak, çiçek, meyve, genel görünümü olmadan size ne olduğunu söyleyenlere güvenip -eğer varsa böyle bir niyet- bitkiyi kullanmamanızı öneririm. Sadece meraktan soruyorsanız itirazım yok. Birlikte merak edelim. Bayılırım bulmaca çözmeye. Ama yemek için, tıbbi amaçlarla veya başka bir amaç için kullanabilmek birazcık daha talim gerektiriyor. Bunu kolaylaştırabilmenin yollarını arıyorum bir yandan. Buldukça da yazıyorum, yazacağım. Yanılma hakkımı saklı tutarak.
Soru sormak çok güzel. Basitmiş gibi görünse de çok az insan soru sorabilir. İnsanlar genelde bilir. Bu yüzden sorularınız beni sevindiriyor. Ama en güzeli çiçekleri tanımak için zaman ayırmak ve sabırlı olmak değil mi? Çünkü her biri başka bir hayal sunuyor. Başka bir derine gönderiyor. Kokusuyla, biçimiyle, yaşayışıyla.
Kuruyan da öyle. Kuruyan en ateşli hâli bitkilerin. Bugün topuk çayına (Micromeria juliana) rastladım, kurumak mı bu?