Bugünlerde sararmış otların içinde salınıyor Dul Karı Gömleği (Tyrimnus leucographus). Otlar alelacele sarardı, tohuma durdu. Kuraklığa ayak uydurmaya çalışıyorlar. Dağın tepesinde oturup bir su şebekesine bağlı olmayanlar, belediyeden tankerle su getirip sarnıçlarına dökebilmek için sıraya girdi. Sanki belediye su üretiyormuş gibi tankerin geleceğinden eminler. O kadar eminler ki şüpheye düşüyorum, üretiyorlar mıdır Keçilerine su veriyorlar. Bulaşıklarını bir leğenin içine daldırıp duruluyorlar. Bazlama yapıyorlar. Kuraklıktan dem vurunca “senelerdir görmediğim bitkiler var” diyor çoban. Hangileri acaba?
Dul karı gömleği değil. “Susuzluk kaktüsü dikenle kaplar” diyordu Metin Altıok. O dikenlerini çekmiş çoktan. İri taban yapraklarının yeşil üzerine beyaz lekelere sahip olması ve dikenleri yüzünden bu ismi almış olmalı. Yakıştırmayı yapan bizzat dikenin de lekenin de sebebi. Nasıl bazı bitkiler dikenler edindiyse kadınların da benzer bir savunma yöntemi var. Karanlığa bakıp kararmamanın en güzel yollarından biri; diken.
Boyu 20-200 cm olabiliyor. Çiçeği saran yaprakçıların dar, mızraksı, sivri uçlu ve tüylü veya yünlü olması, birer tüy demetinin (papus) taşıdığı tohumların pürüzsüz ve parlak olması, taban yapraklarının beyaz lekeleri dışında dikenli, dişli, loblu olması türü ele veren özelliklerden. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinde 0-1000 rakımları arasında yetişiyor.
Başında bir Akdeniz melikesi (Melanargia titea) uçuşuyordu. Göstermeyi, söylemeyi beceremediklerim var bir de. Beni görünce şaşırdı. Bir süre peşinden gittim ama yanaşamadım.