Böyle sokuluyorlar usulca. Sonra başım dönüyor. Bir tek ben mi? Başka tutkunları da var İçel mavişinin (Veronica macrostachya ssp. sorgerae). Endemik bir tür. Onların omuzları üzerinden bakınca dünyaya, pırıl pırıl.
Bu endemiklik bahsi önemli, sorgarae alt türü dünyanın sadece bu yüzünde yetişiyor, üstelik tehdit altında. Çünkü yaşam alanları ellerinden tamamen alınıyor. Yetiştiği alanlardan biri kesim yapılan ormandı. Bir de kuru dere yolunda görebildim. Buradaki bitkiler kışın yağan yağmurların selleriyle sürüklenmiş, köklerinin hemen hepsi topraktan çıkmış, tek bir kök iplikçiğiyle bağlanıyorlardı dünyaya. Ölmemek için gösterilen bu incecik direnç insanı hem yaralıyor hem de umutlandırıyor. Elbette iki renginden de yetiştiriyorum bahçede. Kuru dere boyunda zor durumda olanları da sevebilecekleri yerlere taşıyorum her sene. Sonra bahar yağmurları yağıyor ve sevinçle tutunuyorlar toprağa.
Rivayete göre İsa çarmıha gerileceği tepeye doğru ilerlerken, Veronica adında bir kadın ona yüzünü silmesi için bir mendil verir. Türün bazı üyeleri bu mendile benzetildiği için “Veronica” adını almıştır. Tür adı ise Yunanca büyük başak veya başakla ilgili anlamına geliyor olsa gerek.
Nisan-haziran arası çiçekteler ve 1700 rakıma kadar yetişebiliyorlar. Aynı zamanda çok iyi bir yer örtücü olduğu dikkatinizden kaçmamıştır. Düşünsenize İçel mavişinden bir halı, deli kızın çeyizi gibi serilmiş yere. İnsan uçmayı öğrenir.