Ovayı özlememe sebep bitkilerden biri hardal (Sinapis arvensis). Orada dibi görünmezdi. Yine de şikâyet etmiyorum olduğum yerden. Dağdaki bitki çeşitliliğinin çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Hatta “çeşitlilik” dediğimiz kavramın ne demek olduğuna, nasıl zenginleştirici bir güç olduğuna ovadan uzaklaştıkça vakıf oldum.
Ova; yerleşimlerin, endüstriyel tarım uygulamalarının bağrı. Bu da orada yetişebilecek yaban bitkilerinin, hayvanlarının, mantarların ve insanların yolunu tıkıyor. “Çeşitlilik” üzerinde önemle duruluyor, çoğu zaman aynı önemle dinlemiyorsak bunun sebebi ne anlama geldiğini kavrayamıyor oluşumuz. Tek tipe, tek biçime mahkûm edilmiş olmanın ruhumuzu zaten alabildiğine fakirleştirmiş olması. Farklı olanla olası bir karşılaşma da korkuya boğuluyor böylece. Şehirden gelen yavrucakların buradaki hayvanat karşısında korkuyla kaçışması gibi. Oysa dünya, nasıl tatlı bir canlılıkla kıpırdıyor, taş dahil.
Çeşitlilik her oyukta, her köşede, her adımda farklı bir insanla, bitkiyle, hayvanla, yaşam biçimiyle karşılaşabilmektir. Bu insana şaşırma gücü veriyor, ki hayal gücü kadar önemli. Anlatılabilir değil, görülebilir, koklanabilir, hissedilebilir bir şey bu. Ve bunlar el ele verip aklın kurgusunu alt üst ediyor. İyi ki ediyor. Son 50 senede yaban hayvanlarının %68’inin yok oluşuna sebep olduğumuzdan bahsediyoruz. Aynı yok oluş tüm varlıklar ve “insan türleri” için de geçerli olsa gerek. Çeşitlilik dediğim, görmem, saymam, sevmem gerekenin kırıntısı. Ama mutlaka görmem gerekiyor, bu kadar acımasız olmayı tecrit edilmiş bir yaşama, böylesinin doğru olduğu fikrine, hep benzerlerimizle yatıp kalkmaya borçluyuz.
Hardal dağda yetişmiyor değil ama tek tük, toplayıp yemeye gönül razı gelmiyor. Gerçi bir bitki yaklaşık 1200 tohum yapıyormuş ama vardır o tohumların sahibi. Keçi hardal görse durur mu? Tohumları 10-35 yıl canlı kalabiliyor ve ancak yüzeye yakınsa çimleniyormuş. Sinapis arvensis yanında hardal olarak bilinen ve besin bitkisi olarak kullanılan Sinapis alba (Mamanık, Hardal otu) ve Brassica nigra (Kara hardal) var. Brassica nigra tarımı yapılan ve halk hekimliğinde de kullanılan bitkilerden biri. Ancak bu türü, yemek için de tıbbi olarak da ölçülü kullanılmamız gerek.
Hardalın (S. arvensis) toprak üstü kısımları bitki tohum yapmadan önce toplanıyor. Yapraklarıyla sarma yapılabilir, soğanla kavrulur, karışık ot yemeklerine, bulgur pilavına katılabilir.
Hardalın aklıma düşmesinin sebebi ise Çukurova’dan gelen, dallarıyla kurulmuş turşusu. Dallar biraz yumuşayıncaya kadar kaynatılıp turşusu yapılıyormuş. Dalını sevsinler bir turşu bu kadar mı güzel olur?
Not: Genel olarak turpgiller, özel olarak hardal türlerinde (Sinapsis sp.) tanı ancak meyvelerine bakılarak konulabilir.