Gönüllü işler
Bitki ıslahı, yerel tohumun yaşatılması, küçük bostanlarda ekim yapan köylü/çiftçilerinin de pekâlâ altından kalkabileceği bir iş olsa da artık buna ihtiyaç duyulmaması, tohum bilgisinin de, hastalıklara dair çözümlerin de, toprakla ilgili bilginin de uzmanlık gerektiren bir işe, bir yatırım alanına dönüşmesi giderek bohçalarımızın boşalmasına neden oluyor. En az bir neslin bitki görgüsünden mahrum kaldığını, bitki bilgilerinin aktarılmasında kesintiler olduğunu da unutmamalıyız. Sadece tohum alma/saklama ve ekim bilgilerinin kaybolduğundan bahsetmiyoruz ayrıca bu bitkileri toplama zamanları, değerlendirme biçimlerine dair bilgilerimiz de kayboluyor.
11-12 yıl süren örgün eğitim sürecinde tohumla ilgili ne öğreniyoruz? Yerel tohumlarla veya tohumla ilgili ne var eğitim müfredatında? Fasulye çimlendirme deneyini ve “tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda” şarkısını hatırlıyorum. Yoksun kaldığımız gözlem ve deneyim boşluğunu bilgiyle de dolduramıyoruz, çünkü artık bilmemiz gerekmiyor. Bir yerel tohumun özellikle de bugün, sağlıklı bir şekilde saklanması, çoğaltılması, yaşatılması her zaman iyi niyetli çabalardan fazlasını gerektirdi. Ama yasaklar, sadece iyi niyetlilere ve gönüllü işlere izin veriyor.
Daha organize çabalarla bir araya gelmeye çalışan inisiyatiflere ve bu yapıların veya belediyelerin düzenlediği tohum takas şenliklerine katılabilir ve çalışmalara destek verebiliriz. Can Yücel Tohum Merkezi: Seferihisar belediyesine bağlı olarak 2011 yılında başlayan proje, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülüyor. Faaliyetlerini “Yerel Tohumların ortaya çıkarılması, çoğaltılması, Üretim Merkezleri’nin oluşturulması ve bu merkezlerin tüm Türkiye’ye yayılması” olarak özetliyorlar. http://www.canyuceltohummerkezi.com Karaot Tohum Derneği : İzmir Torbalı ilçesi Karaot Köyü’nde faaliyet gösteren bir tohum derneği. Dernek amacını “kaybolmakta olan yerel sebze ve meyve çeşitlerinin korunması ve tohumlarının çoğaltılarak gelecek kuşaklara aktarılması” olarak özetliyor. https://karaotkoyu.wordpress.com/organik-tarim/karaot-tohum-dernegi/ Derneğin kurucularından Feray Karapınar TEDX konuşmasında yerel tohumlar için “Sen senin olmayan bir şeyi satamazsın” diyor; https://www.youtube.com/watch?v=BChy02A2vKw Muğla Büyükşehir Belediyesi Yerel Tohum Merkezi: Belediye’nin sitesinde “Yerel Tohum Ulusal Güç sloganı ile yola çıkan Muğla Büyükşehir Belediyesi Türkiye’nin en kapsamlı yerel tohum merkezine sahip.” deniliyor. Tohumların sağlığı açısından çok önemli olan hastalık analizlerinin merkezde gerçekleştirilebildiği ve dağıtımının yapıldığı bilgisi veriliyor.1 https://www.facebook.com/mbbyereltohum Ulusal Tohum Takas Merkezi: Sosyal medya sayfalarından amaçlarını şöyle özetliyorlar; “grubumuz; firma tohumlarına, HİBRİT ve GDO’lu tohumları karşı; doğal ve yerel tohumlarımızın yaşatılması gerektiğine inanmaktadır.” https://www.facebook.com/groups/ulusaltohumtakasmerkezi Tohum Emanetçileri: Emanetçiler Derneği altında bir araya gelen insanlar“Genetiği değiştirilmemiş ve hibrit olmayan atalarımızdan kalan eski tohumları arıyoruz, buluyoruz, elimizden geldiği kadar onları çoğaltıp isteyenlerle paylaşıyoruz.” diyor. https://www.facebook.com/groups/tohumemanetcileri Benzer faaliyetler yürüten diğer yapılar; Çanakkale Belediyesi Tohum Sandığı, https://www.facebook.com/tohumsandigi , Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Tohum Takas Ağı” projesi, http://yasasintohumlar.org, Bodrum Tohum Derneği, https://www.facebook.com/bodrumtohumdernegi , Ovacık Köyü Kadın Tohum Derneği, http://biovacik.com/ovacik-koyu-kadin-tohum-dernegi, agaclar.net, Pembe Domates Ağı: Balkonda domates yetiştirmekle başlayıp binlerce kişinin üye olduğu bir ağa dönüşen Pembe Domates Ağı; https://pembedomates.blogspot.com Kavilca, Zeyrek, Kırmızı Buğday tohumlarının korunması üzerine bir proje; http://www.karsdogal.org/kavilca-ant304k-bu286dayorgan304k-tarim.html |
“Yerel tohumlar katılımcı ıslah ile geliştirilebilir, yeni bölgelere yayılabilir. Katılımcı ıslah en başından itibaren köylüleri işin içine katarak, çiftçiler ve teknik elemanların birlikte ıslah çalışmaları yapmalarıdır. Islah edilen çeşitler fikri mülkiyete konu olmaz, herkesin ortak malıdır. Ancak şirketler tarafından çalınmaması için copy left denilen özel sistemlerle kayıt altına alınır.”2 Belki de yerel tohumların yaşayabilmesinin tek yolu böyle topluluklar oluşturmaktır. O zaman gıda birimimiz, dekara kaç kilo buğday alındığı değil; buğdayın besin değerleri olabilir. Sağlıklı bir toprağı, havayı, suyu, buğdayı, köylüyü, tarım işçisini, biyoçeşitliliği yani tam tekmil dünyanın iyiliğini konuşabiliriz böylece.
Ekimi destek mekanizmalarıyla özendirilmediği sürece çiftçiler nasıl sertifikalı/hibrit tohum ekmemeye cesaret edebilir? Belki bu sorunu da gıda topluluklarıyla çözeriz.
Eğer değerlendirebilirsek yenilebilir yabani otlar da soframızı çeşitlendirebilir, tarlalarımıza konuk olabilir. Onlar henüz ticarete konu olmamış tohumlar verir. Her sene ekmeye niyet ederseniz, tarım faaliyetlerinin başladığı yıllarda bir ekicinin bitkiye nasıl yaklaştığını anlama şansınız olabilir. Endüstriyel tarımla yetiştirilmedikleri sürece hastalıkları ve sevenleri kütür bitkilerine göre daha az olduğu veya hiç olmadığı, kendilerini savunma mekanizmaları zarar görmediği için yüz güldürecek sonuçlar almak mümkündür. Ayrıca doğal olarak yaşadıkları bölgelere benzer toprak ve iklim koşullarında yetiştirilirlerse kuraklığa, soğuğa dayanıklı, sulama, gübreleme gerektirmeyen bitkilerdir. İklim krizinin her hâlükârda gıdalarda ve tarım politikalarında iktidarları ve çiftçileri değişikliğe zorlayacağı düşünüldüğünde yerel tohumlarla birlikte çeşitliliği koruma ve sürdürebilme potansiyelleri vardır.
Miguel A. Altieri, A vitamini eksikliğini giderebilmek için A vitaminin öncülü olan, beta-karoten içereceği söylenerek üretilen genetiği değiştirilmiş “altın pirinç” yerine, bu içeriğe sahip olmasına rağmen endüstriyel tarım yöntemlerinin yok ettiği birçok yerel pirinç türü olduğunu, ayrıca ot zehirleriyle yok edilen yenilebilir otlardan birinin tek yaprağından bile bu vitaminin alınabileceğini belirtiyor. https://www.youtube.com/watch?v=4eJIu7SJVF8&t=1374s |
Telefonla bile idare edilebilen, az sayıda çalışana sahip çiftlikler, dikey bahçeler, topraksız tarımı konuşurken “yerel tohum” ısrarı garip görünebilir. Ama bu gariplik geleceğimizle, kendi sağlığımız ve dünyanın iyiliğiyle alakalı olduğu için anlaşıladabilir. Bir kenarda ay üssü alfa, öbür kenarda taş devri durmuyor. Aradığımız, özlediğimiz başka bir dünyanın tohumları burada duruyor.
Not: 10 bölümden oluşan bu yazı “100 Sene 100 Nesne” adını taşıyan dijital ansiklopedi için üretilmiş, yazının özeti ansiklopedide yer almıştır.
KAYNAKÇA
1 Büyükşehir Tohum Dağıtımına 1 Şubat’ta Başlıyor, 2022. https://www.mugla.bel.tr/haber/buyuksehir-tohum-dagitimina-1-subatta-basliyor
2“Tohum şirketlerini destekleyen tarım politikaları”, Tayfun Özkaya, 17 Mart 2017, https://www.yurtgazetesi.com.tr/yazarlar/tayfun-ozkaya/tohum-sirketlerini-destekleyen-tarim-politikalari-13256