otsuz bahçe (1. bölüm)

Otsuz bahçenin ilk bölümünü diğniğin çiçekleri hatırına bugün paylaşıyorum. Rüzgâr sesi, başında eyleşen aç böceklerin uğultusunu bastırıyor ama bu zamanlar sofraların şahı olduğunu bilesiniz. Bakla zınnı muşmulanın, gülün çiçeklerine bulaşmadığı vakitlerde onun üstünde. Hem kovanlarda yaşamaya gönül indirmiş bal arısı hem de yaban arıları onun üstünde. Adını sanını bilmediğim böcekler onun üstünde.

Neden otsuzdu bahçe? Arpa ekimi, toprağın sürekli sürülmesi, yapay gübre, aşırı otlatma, orman kesimi gibi faaliyetler yüzünden. En azından ilk dördü sona erince birazcık da tohum taşıyınca otlandı. Ben taşıyınca, rüzgâr taşıyınca, karınca taşıyınca, kuş taşıyınca. Az daha dursaydı kızılçam ormanı burayı da kendine katacakken yetiştik. Şimdi tüm mahlukat meyvelerini yeni yeni büyüten bahçede soluklanıyor.

Taşeli platosunun ot örtüsü geniş yapraklı ormanların, nehirlerin eşlik ettiği toprakların bereketine benzemez. Yeşil göz doyurmaz da bir lütuf olarak belirir toprağın yüzünde, bir ödül, bir nişane olarak. Hani kıyaslayacak olsak burada toprak değil taş çiçek açar. Elbette Taşeli Platosu da nehirlere, kanyonlara yuvalık ediyor ama otsuz bahçenin evi gavur hayatı, namı diğer bozburun nasiplenmemiş bu zenginlikten. Halbuki az ötede gümbürdüyor Sason ve Aksıfat Kanyonu. Gümbürtüyü bitkiler de iliklerinde hissediyor. Sürgünlerine suyu yürüten de bu his, bu serinlik. Kireç taşları elden ele, kaynağından ta buraya kadar indirdiği serinliği bitkilerin önüne seriyor.

Her bir bitkinin hikâyesine değinemedim ama düşünüyorum da fideciye gidip şundan 50 tane, ötekinden 100 tane alıp gelseydim ne anlatabilirdim ki onların hakkında. Şimdi her bir tohumun, her bir deştiyenin, her bir çiçeğin hikâyesi var. Hayatın tek geçer biriminin saat olmadığı, çok önemli şeylere yetişme telaşının yoldan ağır ağır karşıya geçen kirpileri ezmediği, o an akıldan geçenin yarın unutulmadığı, bir dalgınlıkta biteviye sürüklenilmediği, kayıtsızlığın dağ öldürmediği vakitlerde uzun uzun konuşuruz belki.

Gösterdiğim canlılar şunlar; Diğnik, kılçık kekiği, mercanköşk, kara kekik (halil ibrahim zahteri), beyaz kekik, kınalı sütleğen, sumak, göğ üzüm, yediveren, yemlik, balık ağzı, yabani soğan, morbaş, kılıç otu, düğün çiçeği, lavantin, kırmızı karanfil, aynısefa, dağ lalesi, hıdrellez kamçısı, cavır soğanı, yabani nane, misk adaçayı, çarkıfelek, oğul otu (melisa), dar yapraklı ekinezya, lavanta, emzik otu, sarmaşık gül, menekşe, dam koruğu, sandal, süsen, iğde, gül, topuz şalba, gül, koramaz, acem borusu, ıtır, cezayir menekşesi, tıbbi adaçayı, dağçayı, kır güneş otu, civanperçemi, arılar ve kör geven, boz çalı, harnup, kara yonca (alfalfa), boz eşek çayı, domuz eriği, hindiba, murt sedosu, muhabbet çiçeği, sedir, zakkum, yabani bakla, bahçe tacı, davul otu, köpük böceği, badem, kağıt çiçeği, has kaside

Otsuz bahçenin dönüşümü:

Yukarıya kaydır