çimlenme engeli ve menengiç

Akdeniz maki bitki topluluğunun üyelerinden biridir menengiç (Pistacia terebinthus). Genellikle çalı görünümlü, bazen de dev ağaçlara dönüşen bir bitkidir. Bu fırsatı yakaladığında koyu gölgeli ağacının verdiği serinlik Akdeniz sıcağında sığınılabilecek en güzel yerdir. Gölgesine sığınınca reçinesinin kokusundan zaman durur. Menengicin insanlar için değerli bir ağaç olduğu zamanda…

Yöresel olarak çıtlık, çitlenbik veya sakızlık adlarıyla anıldığı için sıklıkla çitlenbik (Celtis australis), veya sakız ağacıyla (Pistacia lentiscus) karıştırılır. Sakız ağacıyla akrabadır. Sakız ağacında olduğu gibi kabuğundan sakız elde edilir. Sakızı hem halk hekimliğinde hem de ilaç yapımında kullanılır. Terebinthina Chia veya Cyprus Turpentine adıyla da bilinen reçinesi kendiliğinden oluştuğu gibi, yaz ortasıyla sonbahar ortası arasında ağacın kabuğuna atılan çiziklerden çıkarılır. Daha yaşlı ağaçlarda da kendiliğinden oluşur. Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır. Hoş kokusu ve antiseptik özelliği nedeniyle buhur ve dezenfektan olarak da kullanılmaktadır. Kaynaklarda şarabın sirkeleşmesini önlediği, aydınlatma amacıyla yakıldığı bilgisi de veriliyor.

Meyvelerinden çıkarılan yağdan sabun yapılır. Ancak “bıttım sabunu” diye bilinen sabun daha çok Pistacia khinjuk türünden elde edilen yağla yapılmakta. Ayrıca galleri (mazıları) da son dönemlerde yapılan araştırmalarda anti-inflamatuar etkili madde temini için, ipek kumaşların boyanmasında, şaraba renk vermede ve tütsü maddesi olarak kullanılır. Yani günümüz anlam dünyasına göre “ticari değer” de taşıyor olmasına rağmen maki bitki örtüsü içindeki diğer ağaç ve çalılarla birlikte koruma statüsünde değildir. Hatta yeterince “değerli” görülmediği için menengiç ağaçlarına orman işletmeleri eliyle Antep fıstığı aşısı yapılıyor. Ticari olarak da soğuğa, dona ve kuraklığa dayanıklı yapısıyla Antep fıstığı için tercih edilen bir anaçtır. Akdeniz ve Ege’nin sahil kesimlerindeki makiliklerde; Karadeniz sahil şeridinde ve iç kesimlerinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde geniş bir doğal yayılışa sahiptir.

Erkek ve dişi çiçekler ayrı bitkiler üzerinde bulunur. Erkek bireyler meyve vermezler, dişi bireyler de ise iki çeşit meyve görülür. Kuşlar da insanlar gibi meyvenin kırmızına çekilse de bunlar verimsizdir tohum barındırmaz. Yeşil olanlar ise birer tohum barındırır ve kuşlar da bunları yiyip ağacı dağa, tepeye eker. Diğer türlerin yok edildiği bozulmuş maki alanlarında yaşayan, derin kök sistemine ve yüksek adaptasyon yeteneğine sahip çok güçlü bir ağaçtır. Çölleşme sürecindeki alanların yeniden ağaçlandırılması için değerlendirilir.

İlkbahar başında toplanan taze sürgünler yemek, börek, salata ve turşu yapımında kullanılır. Antakya’da bu sürgünlere ve bu sürgünlerden yapılan yemeğe”sakız murcu” deriz. Seveni çok sever, pek özler, bu yüzden dayanamaz yaz ve kış boyunca tadından mahrum kalmamak için salamurasını kurar. Burada da “sakızlık” deniyor, eskiden toplanıp yemeği yapılırmış, şimdi rağbet eden yok, keçilerden gayrı.

Taze sürgünler tuzlu suya basılarak soğuk bir yerde muhafaza edilip yıl boyunca kullanılabilir. (Tarif burada.)

Meyveleri önce kırmızıdır, Ekim sonuna doğru verimli olan meyveler yeşile döner. Dallarıyla toplanıp güneşe serilir. Kuruyup sakızı ele yapışmaz hale gelince yeşil taneler ayıklanır ve kavrulur. Kavrulduktan sonra yine kavrulmuş buğday, susam, yer fıstığı ve kuru üzümle karıştırılarak “kavurga” adı verilen kışlık bir atıştırmalık yapılır. Veya meyveler henüz tam olgunlaşmadan dallarıyla birlikte turşusu yapılır.

Kavrulmuş meyveler toz haline getirilerek “menengiç kahvesi” yapımında kullanılır veya kahvaaltılık “zahter” karışımına konulur.

Dalları da, közlenen yiyeceklere şiş oluyormuş. Et közlenirken kullanılır deniyor da niye bir soğana, patlıcana, domatese girmesin. Amaç o ki, menengicin kokusu sinsin yiyeceklere.

Halk hekimliğinde bitkinin yaprakları idrar yollarını temizleyici, peptik ülserin tedavisinde ve güneş çarpmasına karşı, meyveler idrar arttırıcı ve balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır. Silifke’nin yaylalarında güneş çarpmasına karşı bir önlem olarak sabahın erken saatlerinde yapraklı dallarını şapkalarının içine koyuyorlar. Yaprak ve genç sürgünleri, şap ile birlikte, kumaşları sarı renge boyamak için kullanılmaktadır.

Bu kullanımlar listesinin her biri illa ki denememiz için değil. Bilgileri derlerken ağacın varoluşuna sevinmemi, okuduğum her yeni bilgiyle parıldamamı sağlayan da bu fayda listesi değil. Bir dönem menengicin sevdiği bir yerde yuva çatmış insanların ağaçlarla nasıl içli-dışlı bir ilişki kurabildiklerini görmek; meyvesiyle, yaprağıyla, reçinesiyle, böceğiyle.

Tohumdan ekimi: Bazı tohumlar için “çimlenme engeli ” var deniyor.  Görmedim bitmem diyen bir ağaç, bitmem diyen bir çalı. Bu engel tanımı, insanın “zaman” kavramıyla ilgili olsa gerek. Her şeyin çabucak halledilmesi gerekliliği, ağaçların 2 senede meyveye durup bir nevi meyve fabrikasına dönüşmesi beklentisi belirliyor neyin engel olduğunu. Engel diye tanımlanan bu şeyle insanlar çeşitli şekillerde baş etmişler, … malzemesiyle muamele etme garanticiliği galip gelmeden önce;

  • Zımparalama,
  • Tohum kabuğuna çizikler atma,
  • Küllü suda bekletme,
  • Tohum kabuğu sertleşmeden ama embriyo oluşumu tamamlanır tamamlanmaz ekme,
  • Tuzlu veya limonlu suda bekletme (Kuşların midesini taklit etmek amacıyla asitli ortam yaratma),
  • Tohum kabuğunu çatlatma veya kırıp içerisinden çekirdeğini çıkarma,

Bunların hiçbirini yapmayınca toprağa düşen bir tohum ne oluyor? Çimlenmiyor mu? Hepsi değil belki ama bir kaçı mutlaka çimleniyor veya zamanını bekliyor.

Menengiç meyveleri sonbaharda toplanır ve tohumlar çıkarılır. Tohumlar ekilmeden önce 2-3 gün suda bekletilir. Yaklaşık, tohum büyüklüğünün 3 katı kadar toprak altına gömülür. En uygun ekim zamanı sonbahardır.

Bu yazıyı yazarken bir yandan menengiç tohumlarını temizliyorum, ağzımda geverek. Gevmek deniyor burada ya, ağzımda çevirerek ince meyve kabuğuyla tohumu ayırmaya çalışıyorum. Ve bir menengici ağzıma atmamla birlikte, bilemez oluyorum, ben nerede başlayıp bitiyorum, menengiç nerede başlayıp bitiyor. Zamansızlıkta buluşuyoruz.

*

Menengiç meyvesinin hafif tadıyla orman kokusunun balı birleşmiş de ferahlık edeyim diye gövdeden yol bulup sızmış. Bugün ilk defa tadına baktım menengiç sakızının.Ağzıma attığımdan beridir hava yağ gibi akıyor içime. Üstelik dişe yapışan sakız sonradan yenen ekmeğe de arkadaşlık ediyor. (Aralık 2018)

*

Sonbaharda ektiğim tohumlar nisan ayında çimlenmeye başladı. (Nisan 2019)

Yukarıya kaydır