küçük adımlarla

5 senedir karşılaştığım bu otun kim olduğunu henüz yeni öğreniyorum. İşte bu kadar yavaş. Bahçede, gözümün önünde biten otların in mi cin mi olduğunu bulmakta acele etmiyorum. Bahçe sınırlarının dışında ise bunu öğrenmek aciliyet kazanıyor. Çünkü gelecek sene onu aynı yerde bulamayabilirim. Ağaçlar kesilmiş olur, yol açılmış/genişletilmiş olur, üzerine bir ev kondurulmuş, elektrik direkleri dikilmiş olur. Her an her şey olabilir.

Tohum/meyve yapısı

İlk adım ailesini bulmak. Bunun için bitkinin çiçeklerini hatta meyvelerini görmek çok işe yarıyor. Çiçek biçimi ve bir papusla akene sahip tohumlar papatyagillerle karşı karşıya olduğumuzun göstergesi. Yine bahçede kendiliğinden yetişen yemliğe (Tragopogon porrifolius) ise hem meyveleri hem de çiçek yapısı çok benziyor. Ancak Tragopogon türlerinin genel özelliği eşit çanak yaprakçıklarına sahip olmaları. Bu bitkinin yaprakçıklarının eşit olmaması beni Scorzonera cinsine gönderiyor. Yaprakçıkların (brakte) oluşturduğu topluluğa fillari, fillarilerin oluşturduğu topluluğa da involukrum denir. Her iki adlandırma da papatyagiller ailesine özgüdür.

Scorzonera ve Tragopogon’da olduğu gibi tüm bitkilerde hangi karaktere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili aktardığım bilgilerin kaynağı ise flora çalışmalarında kaynak kitap olarak kullandığımız P. H. Davis’in Flora of Turkey and The East Aegean Islands kitabı. İnternette pdf olarak bulunabiliyor.

Tam bu noktada epeyi oyalanıyorum. Madem Scorzonera, bitkinin yenilebilir olma ihtimali çok yüksek. O hâlde bırakalım çoğalsın.

Bu arada onun her hâlini fotoğraflamaktan, birkaçını söküp köküne bakmaktan, ilk yapraklarını, tohumlarını gözlemlemekten geri durmuyorum. Diyebilirim ki çok çabuk yayılıyor. Bu hem benim hem bahçe için iyi bir şey. Havuç köklü olması ve sıkışık toprakta bitmem dememesi toprağı gevşetiyor, eğer yenilebilirse de azığım çoğalıyor.

Bu yaz sonu tohumunu alıp ekmeye niyet edince artık tanışalım diyorum. Ve Scorzonera’lara dalıyorum. Türkiye’de şu ana kadar kaydedilmiş alt tür ve varyetelerle birlikte 64 Scorzonera’dan hangisi olabilir? Bunun için şu yöntemler kullanılabilir;

  • Her ne kadar güncel değilse de bitkilerin doğal yayılış haritalarını kullanarak Doğu Akdeniz’de yetişmeyen türleri eleyip geri kalanların tanı anahtarına bakmak. https://bizimbitkiler.org.tr/yeni/demos/technical/ sitesinde bitkinin bilimsel cins adını -bizim örneğimizde ‘scorzonera’– arama kutusuna yazmanız yeterli. Listedeki her bir satıra tıkladığınızda yayılış haritasını göreceksiniz. Bir de bölgelere göre filtreleme olsaymış ne iyi olurmuş.
  • Flora gruplarında “Scorzonera” anahtar adıyla arama yapıp paylaşılan bilgi ve fotoğrafları incelemek.
    Türkiye bitkileri; https://www.facebook.com/groups/106515485317
    Türkiye florası: https://www.facebook.com/groups/528641290571874
  • Flora of Turkey and The East Aegean Islands kitabında Scorzoneralar ile ilgili bölümü incelemek. Bendeki versiyonda 5. cilt 648. sayfadan itibaren bu cinsle ilgili bilgiler veriliyor. Verilen genel bilgilerde yukarıda bahsettiğim gibi fillarilerin 2 seriden (iç ve dış) oluştuğunu, Tragopogon’la yakın olduklarını ancak eşit olmayan fillarileri ile ayırt edildiklerini öğreniyoruz (“Close to Tragopogon but distinguished by its unequal phyllaries). Benzer bir bilgi aynı cildin 657. sayfasında Tragopogon bahsinde de var.

İlk önce türlerin öne çıkan karakterleri özetleniyor. Bu listede şu tanıma dikkat kesiliyorum; “Perennials; ligules at least 1.5 x as long as inner phyllarie”; çok yıllık, ligulalar iç fillarilerin 1,5 katı uzunluğunda. Tıpkı bahçedeki bitkide olduğu gibi. Bitkimiz Scorzonera cana olabilir. Türün tanı anahtarını okumaya ve gözlemlerimle, fotoğraflarla karşılaştırmaya başlıyorum (sf. 635). Gövde yapısı, yaprak yapısı ve özellikleri, kapitulum sayısı ve uzunluğu, iç ve dış fillarilerin ölçüsü ve biçimi, çiçek rengi ve fillarilere kıyasla uzunluğu, Aken (meyve) boy, biçim ve tüylülük durumu belirtilmiş. Ölçerek, sayarak ve inceleyerek her karakterin sağlamasını yapıyorum. Ve bitkinin Scorzonera cana olduğuna karar veriyorum, yani bir cin.

Genel olarak şunları söyleyebiliriz; taban yaprakları hemen hemen daima hayli derin loblu (pinnatipartite) parçalar şeritsi, mızraksı, çiçekler sarı renkli, bazılarında çiçeği saran yaprakçık topluluğundaki yaprakçıklar boynuzumsu çıkıntı taşır. Çiçeğin dilcikleri (ligula) içteki fillarilerin uzunluğunun en az 1,5 katı uzunluğunda, çok yıllık, Kara hindiba’ya benzer rüzgârda uçan bir aken ve papustan oluşan tohumlara sahip, havuç biçiminde köklü ve kökü yaralandığında sütsü bir sıvı (lateks) salgılar. Benzeri Scorzonera lacinata ise tek yıllık veya iki yıllıktır, ligulalar yaklaşık içteki fillarilerin uzunluğundadır. Karıştırmamanın en kolay yolu bu ayrıma dikkat etmektir.

Bakmayın böyle göründüğüne. Etrafına bildiğimiz yaprak biçimini çizdim. O kadar derin parçalı ki her bir parça ayrı bir yaprak gibi görünüyor (pinnatipartite)

Bitkinin genel görünüşü;

Her ne kadar yerel olarak hem Scorzonera türlerine, hem de Tragopogon türlerine yemlik, teke sakalı dense de, ikisi aynı aileye ait ayrı cinslerdir. Ben “Türkiye Bitkileri” projesinde verilen karşılıkları kullanıyorum. Scorzonera cana için önerilen Türkçe isim “teke sakalı”. Scorzonera türleri birçok kültürde tıbbi amaçlarla olduğu kadar besin bitkisi olarak kullanılmakta, hatta tarımı yapılmaktadır. Prof. Dr. Erhan Tuzlacı’nın verdiği bilgilere göre Türkiye’de yenen Scorzonera tür, alttür ve varyeteleri şunlardır;

  • Scorzonera cana ve cana, jacquiniana, radicosa varyeteleri
  • Scorzonera cinerea
  • Scorzonera elata
  • Scorzonera hispanica
  • Scorzonera lacera
  • Scorzonera laciniata subsp. laciniata
  • Scorzonera mollis ve mollis, szowitsii alttürleri
  • Scorzonera rigida
  • Scorzonera semicana
  • Scorzonera suberosa ve suberosa alttürü
  • Scorzonera tomentosa

Scorzonera türleri birçok kültürde tıbbi amaçlarla olduğu kadar besin bitkisi olarak kullanılmakta, hatta tarımı yapılmaktadır. Ancak her bir türün nasıl kullanıldığına dair yeterli bilgiye ulaşamadığımda sadece hâlihazırda geleneksel kullanıma sahip olanları toplamayı tercih ediyorum. Çünkü her ne kadar aynı cinse ait olsalar da içerdikleri bileşikler ve etkileri farklı olabilir. En azından tüketimi, az veya yeterli seviyesinde tutmak önemlidir.

Besin bitkisi olarak kullanabilmek için bitkinin toprak üstü gövdesi veya kökü çiçek açmadan önce toplanır. Teke sakalı salatalarda çiğ olarak kullanılabilir, bitkinin kökü kaynatılarak yenilebilir, hamur işlerine katılır. * Çok yıllık Scorzonera türleri kök çıkarılmadığı sürece her sene bahar başında taze sürgünlerini yeniden gösterecektir.

Ek: Sosyal medyadan yapılan yorumlara göre çoğunlukla bitkinin toprak üstü gövdesi tazeyken yufkanın içinde tuz ekleyip sarılarak yeniyor. Denizli’de kullanılan yerel adı ise “Tekilcan” imiş.


Kullanılan terimler ve anlamları:

Bu terimleri kullanmamın sebebi bilimsel olarak bir bitkinin türünü öğrenebilmek için başvurduğumuz tanı anahtarlarında aynı terimlerin yer alıyor olması. Yani anahtarı kullanabilmek için terimin ne anlama geldiğini bilmek zorundayız. Terimlerin karşılığı için çok güzel sözlüklerden biri olan Asuman Baytop’un çalışması internette çevrimiçi olarak yayınlanıyor; http://izef.ege.edu.tr/db/AsumanBaytop.aspx

Fillari: Çiçeği saran yaprakçık topluluğunun her biri
Brakte: Yaprakçık, bürgü, çiçek veya çiçek durumu tabanındaki pulsu veya yapraksı koruyucu organ
İnvolukrum: Çiçeği saran yaprakçık topluluğunun tümüne verilen ad
Aken: Papatyagillerde papusun ucunda bulunan tohum/meyve
Papus: Papatyagiller’de akenin tepesinde bulunan tüy topluluğu
Kapitulum: Bu cinste çiçeği ve involukrumu içine alan yapı
Pinnatipartite: Lopları ayanın yarısının 2/3 sine kadar derin olan pinnat damarlı yaprak şekli.
Lop: Parçalı bir organda en küçük parça


Scorzonera cana Tanı anahtarı:
Subscapigerous to caulescent, glabrous to pubescent perennial, 5-60 cm, root-
stock cylindrical, crowned by leaf remains. Basal leaves entire to pinnatipartite,
3-20 cm; segments linear to linear-lanceolate, pubescent or ± floccose to ±
glabrous. Capitula 1-7 per stem, 13-30 mm long. Outer phyllaries 3-6 mm,
lanceolate to ovate-lanceolate; inner 8-20 mm, lanceolate. Flowers yellow, at
least 1.5 x as long as inner phyllaries. Achenes 7-10 x c. 1.5 mm, cylindrical,
prominently ridged, glabrous; pappus hairs white, plumose below, barbellate
above. Fl. 5-8.

  1. Stems (13-)20-55 cm from uppermost fork to ground level var. jacquiniana
  2. Stems less than 15 cm or plants subscapigerous
    1. Flowering capitula 20-30 mm long; plants usually not caespitose var. cana
    2. Flowering capitula 13-18C-20) mm long; plants often caespitose
      1. Plants glabrous; leaves simple or with few short lobes
        var. alpina
      2. Plants canescent, sometimes densely so; leaves usually clearly pinnatipartite
        var. radicosa

Türkçe çevirisi: “Neredeyse sıkapozlu ilâ gövdeliye kadar, tüysüz ilâ kısa havlıya kadar çokyıllık, 5−60 cm, kökgövde silindirik, yaprak kalıntılarıyla kaplı. Taban yaprakları düz ilâ az teleksiye kadar, 3−20 cm; bölmeler şeritsi ilâ şeritsi-mızraksıya kadar, kısa havlı veya ± yünsü tüy örtülü ilâ ± tüysüze kadar. Kapitulum her gövdede 1−7, 13−30 mm uzunluğunda. Dış filariler 3−6 mm, mızraksı ilâ yumurtamsı-mızraksıya kadar; içtekiler 8−20 mm, mızraksı. Çiçekler sarı, en azından iç filarilerin 1,5 katı kadar uzunlukta. Kapçıklar (meyveler) 7−10 × yaklaşık 1,5 mm, silindirik, belirgin damarlı, tüysüz; sorguç tüyleri beyaz, altta kuştüyümsü, üstte kısa sakallı.” **


Kaynaklar;

Yukarıya kaydır